Otuz Üç

487 44 0
                                    

1011 Kelime. İyi okumalar...

Danny:

"Ne dedin sen?"

 Antony üzerime atılıp yüzüme bir yumruk geçirirken kendimi geri çekmemiştim bile. Neden çekecektim ki zaten? Yaptığım yanlıştı. Bunu o da çok iyi biliyordu. İkinci yumruğu burnuma indiğinde gözlerimde birkaç siyah nokta belirmiş, çok geçmeden kan dudaklarıma doğru sızmaya başlamıştı. Üçüncü yumruğu indireceği sırada Jack onu tutup üzerimden çekti. 

"Alex'e bir şey olursa-" işaret parmağını bana doğru sallarken tehditkar bir sesle cümlesini sürdürdü. "seni yaşatmam." Ardından ayağımın dibine tükürüp kendini zapt etmeye çalışan adamın kollarından sıyrılarak odadan dışarı fırladı. 

 O odadan çıkar çıkmaz Charliz Jack'in kulağına bir şeyler fısıldayıp adamın peşinden yolladı. Şimdi baş başa kalmıştık. Sanırım o da Alex'i Ben'in evinde bırakıp kaçtığım için beni suçlayacak, hatta belki o da birkaç yumruk atacaktı. Ama inanın bu beni korkutmaktan çok rahatlatırdı. Yaptığım şey tam bir hainlik ve korkaklık abidesiydi. Bunun karşılığında yüzüme ceza niyetine indirecekleri her bir darbe vicdanımı daha çok hafifletirdi. Orada kalmalı ve bana gruba girdiğimden beridir en iyi davranan genç kadın için savaşmalıydım.

 Charlize çalışma masasının çekmecesinden bir selpak çıkarıp burnumu silmem için bana uzattı. Elindeki paketi alırken ilk defa gözlerimi kaldırıp yüzüne bakabilme cesaretini bulabilmiştim. İtiraf etmeliyim ki bu beklediğim bir manzara değildi. Çatılmış kaşlar, nefret ve tiksintiyle bakan gözler beklerken düşünceli bir ifadeyle karşılaşmak beni afallatmıştı.

"Oradan kaçarak doğru olanı yaptın."

 Çenemden başlayıp dudaklarıma doğru devam eden pıhtılaşmaya başlamış kanı temizleyen parmaklarım yerinde donup kaldı. Neden böyle konuştuğunu bilmiyordum. Yıllardır birlikte çalıştığı kızı düşmanlarının elinde bırakıp kaçmamı nasıl doğru bir davranış olarak görebilirdi ki?

"Hayır. Orada Alex'le kalmalı ve gerekirse onlarla dövüşmeliydim."

Kaşlarını çatıp cıkcıklarken sabır dilenir gibi bir el hareketiyle bana arkasını döndü.

"Cahil bir çocuk gibi kahramanlık oynamayı bırak. Alex hayatını sana borçlu." 

 Yüzümü buruşturup başımı aşağı eğdim. Biraz beklemesinin ardından devam etti.

"Elena'nın istediği sensin. Farkında olmayabilirsin ama oradan kaçarak Alex'in hayatını da kurtarmış da oldun. Alex şu anda Derevko'nun seni elde edebilmesi için bir koz."

 Avucumun içindeki mendili buruşturup derin bir nefes aldım. Kendimi apartmana atar atmaz onlara tek söylediğim Ben'in Elena Derevko'yla işbirliği yaptığı, ve Alex'in ellerinde olduğuydu. Diğer detayları anlatmaya, Antony üzerime atladığından dolayı fırsat bile bulamamıştım.

"Bir şey daha var."

 Titrek bir sesle söylediğim cümleme karşılık Charlize başını yavaşça aşağı yukarı salladı. Bakışlarından anladığım kadarıyla olayın onlara anlattığımdan ibaret olmadığını zaten çok iyi biliyordu. Muhtemelen sadece detayları sormak için uygun bir anı kolluyordu. 

"Oradaki tek kişi Elena değildi." Sertçe yutkundum. "Onun yanı sıra diğer teyzem Irina ve..." gözümün önüne o son manzara gelince yumruklarımı sıktım "... ve ikizim de vardı."

 Charlize'in gözleri şaşkınlıkla açılacağı yere kısılmışlardı.

"İkizinin öldüğünü sanıyordum."

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin