DOKUZ

1.2K 109 26
                                    

*

846 Kelime. İyi okumalar...

Benjamin'in odasına girdiğimde çocuğu yatakta oturmuş onunla sohbet ederken bulmuştum. Hareketlerinden gayet rahat olduğu belli olan çocuk kapıyı sertçe açıp içeri girmemle yerinde hoplayıp, iri yeşil gözlerini benim olduğum tarafa çevirmişti. Açıkçası şu anda nasıl göründüğüme dair hiçbir fikrim yoktu. Çocuğu aramak için alt kata inip odaların hiç birinde bulamayınca paniklemiştim. Çocuğu evin içinde kaybettiğimizi duysa Charlize ebemizi keserdi. Panik hissim Ben'i hatırlamamla öfkeye dönüşmüştü tabi. Bu sefer merdivenleri üçer üçer çıkıp onun odasına dalmıştım. Çocuk benimleydi. Sorumluluğu benim üzerimdeydi. Saf saf Ben'in çapkınlığına kendini kaptırması olasılığı bu yüzden canımı baya sıkmıştı. Bize biraz alıştıktan sonra istediğini yapmakta serbestti tabi. Ama o zamana kadar benim gözetimimde kalacaktı!

Beni izleyen iki çift gözden iri ve yeşil olanlara odaklanıp homurdandım.

"Danny hadi kalk. Charlize seninle konuşmak istiyor."

Çocuk beni ikiletmeyip yataktan atlayarak aramızda bir metrelik mesafe kalacak kadar yaklaştı. Daha fazla yanaşamıyordu. Bunu fark ettiğimde gözlerimi devirip odadan çıktım. O da peşime takılmıştı.

"Ben de geliyorum."

Arkama dönüp Danny'nin götünde biten adama sert bir bakış attım. Bak şimdi canımı sıkmaya başlamıştı.

"Benjamin!"

Benjamin azgın olabilirdi evet. Ama salak değildi. Beni gayet iyi tanıdığından ve ses tonumdaki imayı gayet iyi anladığından hiç uzatmayıp oflayarak peşimizden düştü. Charlize'in zaten sinirleri üzerindeydi. Bir de Ben'in bizimle gelip saçma bir yorum yaparak kadını iyice zırvadan çıkarmasıyla uğraşamazdım.

"Şey, gözüne ne oldu?"

Benden biraz geriden gelen çocuğun sesiyle başımı ona çevirip parmağımla sızlayan gözümü gösterdim.

"Buna mı?"

Kafasını aşağı yukarı salladığında burnumdan güldüm. Demek çoktan morarmıştı!

"Charlize'den ufak bir hediye."

.
.

Bir nevi aslanın inine girdiğimizde Charlize sırtı bize dönük camdan dışarıyı seyrediyordu. Danny'ye elimle gelmesini işaret edip kapının önünden çekildim. Aydınlık odaya adım atarken birbirine bastırdığı pofuduk dudakları ve çattığı kaşlarıyla ciddi görünme çabası beni içinde bulunduğumuz duruma rağmen sırıttırmıştı. Ortam uygun olsa bu çabasına kahkahalarla gülebilirdim bile. Çünkü ne kadar denese de çocuksu yüzündeki korkuyu maskeleyemiyor, tam tersi daha da belli ediyordu.

Onunla dalga geçmiyordum tabi. Sadece bu çabası sevimli gelmişti. Yetişkin gibi görünmeye çalışan çocukları andırıyordu bir nevi. Ufak cüssesi de yardımcı olmuyordu hiç.

Nihayet odaya girip, kararsız bakışlarını bana çevirdiğinde başımı ona cesaret vermek istermiş gibi aşağı yukarı salladım. Yine benden biraz uzakta durmuştu. Kendisinden iri cüsseli erkeklerden korkmasını sağlayacak ne tür bir tecrübesi olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tahmin etmeyi de midem kaldırmıyordu.

Artık geçmişte ne olduğunun bir önemi yoktu tabi. Önemli olan bu gündü. Hayatımı kurtarmıştı. Bunun karşılığı olarak şimdi tek istediğim bu yabancıya ufak ta olsa bir yardımımın dokunmasıydı. Onu aramıza davet ederek ne kadar büyük bir iyilik yapmıştım bilemiyordum gerçi. Charlize bu konuya çok sert bakıyordu. Endişe duyduğum şey, benim hatam yüzünden çocuğu cezalandırma riski idi.

"Sen çıkabilirsin."

Charlize bununla beni kast etmişti. Sesimi çıkarmayıp, duyduğu şeyle gözleri irileşen çocuğa yan bir bakış attıktan sonra arkama dönüp odanın kapısını kapattım.

"Çıkabilirsin dediğimi hatırlıyorum."

Kadının sesindeki sabırsızlık tınısını duyabiliyordum. Fakat geri adım atmayacaktım. Çocuğu yalnız bırakmak niyetinde değildim.

"Hayır Charlize. Kalıyorum."

Charlize bana dönüp buz gibi bir bakış attı. Ama bir şey demeyip, ağır adımlarla sandalyesine geçip oturdu. Bakışları şimdi önümdeki çocuğun üzerindeydi.

"Vaktim kısıtlı. Bu yüzden direkt konuya gireceğim. İşimize yarayacak herhangi bir yeteneğin var mı?"

Danny cılız bir sesle 'sanırım hayır' diye mırıldandı.

"Çok güzel. İşe yaramazın tekisin yani?"

Araya girecekken önümdeki çocuk yumruklarını sıkıp homurdandı.

"O zaman bırakın kendi yaşantıma geri döneyim. Sizi birilerine ifşa edecek falan değilim. Arkadaşım bile yok zaten kime anlatabilirim ki?"

Charlize bunu duyduğunda dudaklarına alaycı bir gülümseme yayılmıştı. Bu gibi bir ihtimalin olasılık dışı olduğunu biliyordu. Ama çocuğun daha hiçbir şeyden haberi yoktu tabi.

"Danny," önüne geçip gözlerine içine bakarak elimden geldiğince yumuşak bir tonla konuşmaya başladım. "Beni bu hale getirenler senin beni evine aldığını öğrendiler. Yani seni istesen de..." olayı açıklamak için mümkün olan en zararsız kelimeleri düşündüm "serbest bırakamayız."

Önümdeki figürün duydukları üzerine omuzları düşüp gözleri yere çevrilmişti. Her an ağlamaya başlayabilirdi!

"Kısaca hayatım mahvoldu yani öyle mi?"

Sesi yenilgiyi kabul ettiğini ele veriyordu. Derin bir iç çektikten sonra ellerini ceplerine tıkıştırıp gözlerini arkamdaki camlara çevirdi. İçeri vuran ışık uzun kirpiklerinin arasından sızıp irislerine düşüyordu. Daha çok genç olan yaşına rağmen bakışları tecrübeli bir adamınkileri andırıyorlardı.

Elimi omzuna atarak onu teselli etme dürtümü bastırıp, gözlerimi derin yeşillerinden kaçırdım. Ne demem veya ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Beni evine aldığı gece birkaç kişi olaya şahit olmuştu. Bunu, on dakika önce Alex bize bildirene kadar ne Charlize ne de ben biliyorduk. Peşimdekiler bölgeyi araştırıp, soruşturunca beni evine alanın kimliğini öğrenmişlerdi. Şimdi onun da peşindelerdi. Yakalarlarsa önce bizim yerimizi söylettirir, sonra da acımadan öldürürlerdi. Charlize için çocuğun öldürülmesi bir anlam taşımıyordu. Onu asıl endişelendiren çocuğa işkence edilip yerimizin söylettirilmesiydi.

"Sandığın kadar işe yaramaz değilim!"

Birden çıkan sesiyle ona döndüm. Gözleri Charlize'deydi. Cümleleri de ona yönelikti. Çocuk, kısa süreli bir bakışmanın ardından sağ elini Charlize'nin çalışma masasına doğru kaldırdı. Ne yaptığına dair bir fikrim olmadığından, avuç içiyle bir şeyi göstermeye çalıştığını düşünerek o tarafa döndüm.

Gördüğüm, beni bir adım geri atmaya zorlayan manzaraya ilkin bir anlam verememiştim. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Böyle bir şeyin... Kaşlarımı çatık bir vaziyette sessizce izlerken az ilerimdeki masada duran kupa önce otuz santim kadar havalanmış, sonra da yavaşça Danny'nin açtığı eline doğru uçmuştu. Charlize'e baktığımda onun da ciddi bir ifadeyle bir beni, bir kupayı izlediğini fark etmiştim. Bu açıklaması güç olayı tek gören demek ben değildim.

Danny, nesne nihayet eline ulaştığında parmaklarını kapatıp kolunu indirdi.

"Telekinezi. Bu işinize yarar değil mi?"

Alias'ta bu tür bir olayın açıklaması yapılıyor. Durup dururken çıkarmadım yani bunu :b

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin