OTUZ İKİ

435 43 14
                                    

1047 Kelime. İyi okumalar...

Danny:

  Geniş oturma odasındaki büyük deri koltuğa gömülmüş, düşüncelerimin içinde kaybolmuşken Atlas'ın içeri girmesiyle zihnimi çoğunlukla Gustav'ın yüz hatlarının doldurduğu dünyadan koparıp, yorgunluktan kapanmak üzere olan gözlerimi ona çevirdim. Saat gece 2.00'ye gelmiş olmasına rağmen hala hiç birimiz uyumamıştık. Elena ortalıktan kaybolmuş, Atlas ise uzunca bir süre İrina ile mutfakta kalmıştı.

"Benjamin iyi mi?"

  Her ne kadar bana ihanet etmiş olsa da Benjamin'e kin güdemediğimden onun için endişelenmekten kendimi alıkoyamıyordum.

"İrina onunla ilgileniyor."

  Atlas'ın baştan savma cevabına içimden verdiğim tepki gözlerime de yansımış olacak ki yanıma oturup, sol eliyle dizimi okşarken alçak bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Yabancılar için endişelenmeyi bırak kardeşim."

  Başımı iki yana sallayıp yerimde rahatsızca kımıldandım. Benjamin basit bir yabancı değildi. Benim arkadaşımdı.

"Danny," Elimi kavrayıp sıkarken gözlerime bakıyordu. Orada gördüğüm şey açıklaması o kadar tuhaf bir olguydu ki... Derin bir nefes alıp ağzını açtığı sırada İrina'nın odaya girmesiyle dudaklarını geri kapadı.

"Tatlım," İrina uzun adımlarla yanıma gelip koltuğun kolluğuna oturduğunda Atlas söyleyeceği şey her neyse bundan vazgeçmiş, dizimin üzerine koyduğu elini geri çekmişti. "biz senin aileniz. Bunu sakın unutma!"

  Dudaklarında hafif bir gülümsemeyle bana bunları söyleyen kadına dönüp, protesto etmek için ağzımı araladığımda tekrar konuşmaya başlamasıyla sözlerimi geri yutmaya zorlanmıştım.

"Sen ve kardeşin bu kadar özelken umurlarında bile olmadığın insanları düşünerek o küçük beynini neden yoruyorsun ki?"

  Kemikli uzun parmaklar saçlarıma çıkıp, buklelerim arasında dolaşırken kendimi Atlas'ın olduğu tarafa doğru çekeledim. Bu hareketim yanımda oturan kadının dikkatinden kaçmamış olsa gerek, saçlarımda dolanan parmakları kasılmış, sivri tırnakları saç derime batmaya başlamışlardı.

"Benjamin'in seni satmak konusunda bir dakika bile düşünmediğini biliyorsun değil mi? Hiç diretmeden seni bize getirdi. Onun için harcanabilir, değersiz bir varlıktan fazlası değildin. Değil mi Atlas?"

  Irina'nın söylediklerinden çok konuşurkenki tonu beni üzerinde oturduğum koltuğa gömülmeye zorlamıştı. Nefesim sıklaşmış, hızla inip kalkan göğsümle beraber midem de kasılmaya başlamışken elimi farkından olmadan Atlas'ınkine atıp sıktım. Havadaki gerginlik-

"Evet haklısın."

  Atlas fısıltıdan farksız bir sesle konuştuğunda başım direkt onun olduğu tarafa dönüvermişti.

"Hadi ona devamını da anlat."

  Irina'nın buzdan farksız bir sesle verdiği emirle Atlas gözlerini benimkilere dikip tıpkı bir robot gibi konuşmaya başladı.

"Seni bizden başka kimse istemiyor. Bunu sen de çok iyi biliyorsun." Duyduklarımla beraber tutuşumu bırakıp, elimi kendime çektiğimde ifadesiz bakan gözleri kısılmışlardı. "Onlar için kimsenin istemediği, dışlanmış fazlalığın tekisin. Ve şunu bil ki ne ölsen bile umurunda olmayacak Charlize'in, ne de seni kullanıp bir kenara fırlatmış Gustav'ın seni bulmak için peşine düşmeyecek."

  İçimde büyük bir öfkeyle Irina'nın elini saçımdan itip ayağa fırladım. Benimle böyle konuşamazdı. Söyledikleri yanlıştı. Burnum gelmekte ısrar eden yaşların etkisiyle yanarken ellerimi yumruk yapıp benim kopyam olan çocuğun karşısında dikildim.

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin