YİRMİ DÖRT

528 61 1
                                    

Hello, Sеlam, Bonjour, Здравствуй

727 Kelime. İyi okumalar...

Danny:

Her dakika artan gerginliğin artık hissedilebilir raddeye ulaştığı toplantı nihayet sonlandığında kendimi William'ın yanına gitme isteğiyle yanıp tutuşurken bulmuştum. Onunla konuşmak istiyordum. Bunun arkasındaki sebebim aslında oldukça bencilceydi. Muhtemelen yanlıştı da. Gel gör ki insan uzunca bir süre acı çektikten sonra empati duygusu da ister istemez biraz köreliyordu. William'ın da yaşadığı kayıptan sonra bana hak vereceğine inanıyordum.

Onunla konuşma istememin yegane sebebi Atlas'tı. Yarasını deşmiş olacağım gerçeği gözümden kaçmamıştı tabi. Ama ikizimin sevgilisi olarak bana onu anlatabilecek en doğru kişi William olduğundan bu göze alınabilecek bir riskti. Doğrusu bana ikizimi tanıtmak bir nevi onun göreviydi. Atlas'ın nasıl biri olduğunu bilmek istiyordum. Onun var olduğunu bilmekle onu tanımak arasında büyük bir fark vardı. Sadece resmini görmüştüm. Fakat ben daha fazlasını istiyordum. Kişiliğini, alışkanlıklarını, onu mutlu eden şeyleri... hepsini öğrenmek istiyordum. Onu ancak bu şekilde gerçekten tanımış olurdum.

Derince soluklanıp William'ın olduğu tarafa döndüm. Bunun üzerine gözleri dakika başı benimkilerle buluşan adam beynimi okumuş gibi gülümseyip başıyla bana takip etmemi işaret ettikten sonra odadan çıktı. İkinci bir defa düşünmeye gerek duymaksızın onu takip etmek için ayaklandığımda Gustav bileğimi kavrayıp beni yerime geri oturttu. Ne olduğunu sormak için ona döndüğüm anda çattığı kaşlarıyla beni izlediğini fark etmiştim.

"Dikkatli ol ve kimseye güvenme."

Bunu söyledikten sonra bileğimi bırakıp, beni arkasında şaşkın bakışlar içinde bırakarak seri adımlarla odayı terk etti.

.
.

Evin içinde attığım ufak turun sonunda William'ı bulduğumda balkonda oturmuş, düşünceli bir şekilde dışarıyı izliyordu. Geldiğimi fark ettiğinde başını bana çevirip gülümsedi.

"Soruların olduğunu biliyorum."

Ses tonu odadakinden çok daha nazikti. Kafamı aşağı yukarı sallayıp onu onaylayınca eliyle üzerinde oturduğu hasır koltuğun boştaki yerine vurdu. Karşı gelmeyip dediğini yaptım. Bu esnada vücudumun ona değmemesi için büyük bir çaba sarf etmiştim.

"Hadi sorularını sor bakalım."

Sertçe yutkunup ne soracağım hakkında düşündüm. Onun yanına gelmeden önce bazı planlar yapmıştım ancak şimdi o yanımda oturmuş ben izlerken tüm düşüncelerim buharlaşıp uçmuş gibiydi. Yanan yüzüme düşmüş olan saç tutamlarını geri atıp önümdeki küçük servis masasına bakarken sordum.

"Onunla nasıl tanıştınız?

Genişçe gülümseyip arkasına yaslandı. Sakalları ve bakımsız saçlarından dolayı olduğundan yaşlı gösteren yüzü gülümsediğinde on yaş gençleşmişti sanki. Hüzün dolu lacivert gözleri anılarını düşünmenin verdiği mutlulukla parıldıyordu.

"Aslında hikayemiz biraz karmaşık." Bana dönüp iç çekti. "Onunla tanışmamız patronum tarafından önceden planlanmış bir olaydı." Anlattıklarını hazmetmem için kısa bir süre bekledi. "Bana verilen bilgiye göre Atlas'ın özel bir yeteneği vardı. Görevim, bu yetenek hipnozla bilinç altına itildiğinden dolayı ona travmatik bir olay yaşatarak yeteneğini gün yüzüne çıkarmaktı. Bunu da onun güvenini kazanıp sonra onun kalbini kırarak yapacaktım." Omuzlarını silkip gözlerimin içine baktı. Muhtemelen tepkimi merak ediyordu. Dramatik bir karakterim olsa bir tepki verirdim evet. Ama mantıklı ve soğuk kanlıydım. Adam Atlas'ı seviyordu. Muhtemelen ona aşık olduğunu öğrendiği gün plandan sapmıştı.

Beklediği gibi bir tepki vermediğimi fark ettiğimde şaşırmış ama memnun bir yüzle devam etti. "Arwin Sloane, eski patronum, Atlas'ın peşine ilkin bir kadın ajan takmaya karar vermişti. Sandığımız kadarıyla çocuk heterseksüeldi. Ama kadın Atlas'ı daha ilk görüşünde yöneliminin bu olmadığını anladığında işe direkt ben atlamıştım." Yan bir gülüş atıp eliyle ensesini kaşıdı. "Atlas'ın resmini gördüğüm an çocuğa takmıştım. Hetero olmadığını duyunca hissettiğim mutluluğu tahmin et!"

Son cümlesini duyduğumda kendimi gülümsemekten alıkoyamamıştım. Evet, o halini az çok hayal edebiliyordum.

"Ama tabi Atlas gey olmadığını bilmediğinden kabul etme süreci baya sancılı geçmişti."

Bu sefer kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım. İfadesinden Atlas'ın anasını ağlattığı çıkarımını yapmak zor değildi. Tabi kimin kardeşiydi!

İkimizin de içtenlikle güldüğü bir aradan sonra William konuşmasını sürdürdü.

"Onunla bir kitapçıda tanıştım. Sevdiği şeyleri zaten önceden bildiğimden kitapçıya elimde favori çizgi romanlarından birinin ilk baskısıyla gitmiştim. Atlas kitabı görünce gözü dönmüştü." Alt dudağını dişlerinin arasına alıp birkaç saniye o anı düşündü. "Sanırım ona orada, sesini ilk duyduğum an aşık olmaya başlamıştım." Başını iki yana salladı. "Ona 'Kitabı istiyorsan bana numaranı vermelisin' dedim."

Kaşlarımı önce kaldırdım, sonra şakasına onu yadırgarmış gibi geri çattım. Adam baya ustaydı. Bu tür bir numara kimin aklına gelirdi ki?

.
.

Yaklaşık bir saat kadar William'ın bana Atlas'ı anlatmasını dinlemiştim. Onun sayesinde hem kendim ve ebeveynlerim hakkında daha çok şey biliyor, hem de ikizime çok daha yakın hissediyordum. Bu uzun saatin sonunda sanki onunla gerçekten de tanışmış gibiydim. Mesela bazı ortak noktalarımız vardı. İkimiz de Snickers'ı çok seviyorduk. Atlas, benim çocukluğumda olduğum gibi bir Star Wars hayranıydı (yüzüm kesildikten sonra seriden soğumuştum ama olsun). Kitap okumaya olan tutkumuz da ortaktı.

Konuşmamızın sonuna doğru toparlanıp içeri geçmek için ayaklandığımda William gözlerinde yeniden beliren bir öfkeyle şu sözleri mırıldanmıştı.

"Onların intikamını almadan rahat edemem."

Cümlesindeki tek bir kelime dikkatimi çektiğinden adımlarımı durdurdum. Yönüm ona dönük bir şekilde gözlerimi kısıp aklıma takılan bu bölümü dile getirdim.

"Onlar?"

Genç adam başını aşağı eğip derince bir iç çekmesinin ardından hafif çatlak bir sesle mırıldandı.

"Vurulmadan önce Atlas'ın hamile olduğunu öğrendim."

Bunu duyduğumda dudaklarım ilkin yukarı kıvrıldı. Sonra geri kapanıp, yukarı kıvrılıp tekrar geri kapandı. Beynim gülmekle somurtmak arasında kararsız kalmış gibiydi. Söylediğine bakılırsa ya benim ikizim transtı, ya da William benimle dalga geçiyordu?

"Kulağa saçma geldiğinin farkındayım." Açıklamaya başladığında pür dikkat dinlemeye koyuldum. Evet. Söylediği şey gerçekten de saçmaydı. "Ama bu bir gerçek. Laboratuvarda üretildiğinizden dolayı vücudunuz-" Lacivertlerini bana çevirip aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla mırıldandı. "İkiz olduğunuz için sen de tıpkı onun gibi hamile kalabilirsin."

Hiç yorum yok ya🙄 Eleştiriniz varsa yapın lütfen. Yazım tarzım beni de pek sarmıyor. Hayal gücüm geniş ama yazmaya olan yeteneğim tartışılır😅...(🥲)

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin