ON YEDİ

755 73 14
                                    

1051 Kelime

İyi Okumalar...

Gustav:

 Yarım saat önce Charlize'in attığı konuma kadar sürüp, binanın kapısına ulaştığımda kalbimin gümbürtüsünü kulaklarımda duyabiliyordum. Olayın ne olduğundan bihaber olsam da Charlize'in beni aradığındaki ciddi ses tonundan bir şeylerin çok fena ters gittiğini anlamıştım.

 Koşar adımlarla kapıdan girip, asansörün çağırma düğmesine bastım. Birkaç kat yukarıda olan kabinin zemin kata inmesini beklerken geçen her saniye bana bir sonsuzlukmuş gibi geliyordu. Yumruğumu sıkıp, sanki bir işe yarayacakmış gibi butonun üzerine indirerek aklıma gelen ilk küfürü homurdandım. Elimde değildi. Bir an önce Charlize'in yanına varmak istiyordum. Ne olduğunu bilememekten ötürü olası senaryoları sıralayan hayal gücüm bana işkence ediyorken beklemek bu işkenceyi daha dayanılmaz hale getirmekten başka bir halta yaramıyordu.

  Uzadıkça uzayan saniyelerin ardından kapılar açıldığında kendimi içeri atıp, parmağımı 13 yazılı butona gömdüm. Sert hareketimle panelin içine geçen butonu bozmuş olmak umurumda bile değildi. Burnumdan solurken gözlerimi kat numaralarını gösteren dijital ekrana diktim. 2... 3... 4... Yanan her kat düğmesiyle endişem daha da artıyordu. Endişe ve gerginliğim artık dayanamadığım bir noktaya geldiğinde yumruğumu kapının üzerine indirip volta atmaya başladım. Beynimi kemiren sonsuz olasılıkların sesleri gittikçe daha da yükselirken kendimi düşenmekten alıkoyamıyordum. Ya çok geç kalmışsam? Rebecka'nın anılarımdan hala silinmemiş yüzü gözlerimin önüne geldiğinde avucumu saçlarımın arasına geçirip, köklerinden koparmak istermiş gibi sıktım. Ya Danny'yi de korumakta başarısız olduysam?

 Kabinin içini dolduran kat zil sesiyle açılan kapılara dönüp kendimi dışarı attım ve koridorun karşısındaki kapıya doğru fırladım. Hızım, kapının yanında yere çömelmiş ufak figürü görmemle hızlanmış, endişe levelimse biraz olsun azalmıştı. Oraya vardığımda kapının önünde bekleyenin gözlerimin bir oyunu değil, gerçekten de Danny olduğunu gördüğümde her ne kadar nefes nefese kalmış olsam da dudaklarım yaşadığım iç rahatlığıyla yukarı doğru kıvrılmışlardı. Çocuk hala bizimle, hayatta ve sağdı.

  Kapı ile duvar arasındaki köşeye büzüşmüş, kendi düşüncelerine dalmış vaziyetteki çocuğun yanına çömeldim. Bu pozisyonda on yaşlarındaki bir çocuğu andırıyordu. Gözlerindeki bakışsa olgun bir adamınki gibi düşünce dolulardı. Onu ürkütmemek için kısık bir sesle adını seslendim. 

"Danny?"

 İri yeşil gözleri saniyesinde yüzüme çevrilmişlerdi. Bir süre beni süzüp, hemen ardından silik bir gülümsemeyle yerden destek alarak ayağa kalktı.

"Gelebildin demek."

 Başımı aşağı yukarı sallayıp, ben de yerden kalkarak ona doğru bir adım attığımda kendini biraz geri çekmişti. Hala bana tamamen alışabilmiş değildi. Üstelemeyip aklıma gelen ilk soruyu ona yönelttim.

"Charlize nerede?"

 Başıyla içeriyi işaret etti.

"İkisi de içeride."

.
.

 Kapıdan girdiğimde yüzü kana bulanmış Charlize'i bir sandalyenin üzerinde bacak bacak üstüne atmış yerde bağlı yatan, hali kendisinden farksız kadını izlerken bulmuştum. Beni gördüğünde "hmm gelebildin demek" deyip ayağa kalkarak kollarını esnetti. "Ben de tam bu sürtükle ne yaparız onu düşünüyordum."

 Yerde yatan kadına yan bir bakış attım. Onu hayatımda sadece bir defa görmüştüm. Charlize'e borçlu olduğu gerçeğinden başka kim olduğu hakkında hiç bir bilgim yoktu. Borcu para anlamında değildi tabi. Kadın bir ajandı ve hedeflerinden birine ulaşabilmek için Charlize'in yardımını almıştı.

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin