11-1 - Güle Güle İhtiyar

3.1K 190 10
                                    

Bazı kurallar vardır. Her ne kadar çiğnemekten zevk alsakta bazılarına uymamız da gerekir aksi takdirde, istemediğimiz şeyler yaşarız. Ben kurallara uydum. Kimseye bel altı saldırmadım, kimseyi sevdikleri üzerinden vurmadım. Hakkımı yedirmedim, hak yemedim. Her insan uyar zannettim kurallara, benim gibi davranırlar sandım ama olmadı.

Halil Karabey. Kendisi ile birbirimze on - on beş dakikadır tehditkar bakışlar atıyorduk. Henüz tam olarak neler olduğunu öğrenemesem de anlamak zor değildi. Eve zorla girdiği kapının yanındaki süslerin etrafa saçılmasından belli oluyordu.

Hala aklıma almıyordu. Bu adam evime zorla girmiş, ailemi tehdit etmiş bir de annemin telefonundan beni arayıp üstü kapalı bir tehdit sunmuştu. O an o sesi duymak, annemin telefonundan o adamın kulaklarımı tırmalayan o sesini  duymak... O beş saniyelik zaman diliminde gözümün önüne geçenler, beynimde oluşan senaryolar tek kelime ile berbattı.

"Ben seni çağırmıştım fakat, sen başka misafilerde getirmişsin." dedi Aslı ve Didem'i işaret ederek. Kapının önüne gelene kadar onların arkamda olduğunu anlamamıştım bile.

"Onlar misafir değil, ev sahibi." dedim aynı ciddiyetle. "Sen neden buradasın onu söyle Halil Bey."

Ellerini masaya koyup kendini öne doğru itti, ellerini birbiri ile kenetleyip sırıtmaya başladı. "Misafire önce bir şeyler ikram edilir, küçük hanım." dedi. Sesi gayet sakin olsa da bedeni her an atağa geçmek için hazır bekliyordu.

"Sen misafir değilsin, seni buraya ben çağırmadım. Evimize zorla girme cesaretini gösterecek bir ahmaksın sadece ." dedim. Kollarımı göğsümde birleştirip az önce onun oturduğu gibi rahat bir pozisyon aldım. Gözüm ile her hareketini takip ediyordum fakat gözlerimi gözlerinden çekmiyordum da. Korktuğumu zannetmesini istemiyordum çünkü bu ona şuan ki durumdan bile daha fazla cesaret verirdi.

Gözleri birkaç saniye yüzümde dolaştı. Dilini dudakları üzerinde gezdirip etrafı süzdü ve tekrar yüzüme odaklandı. "Sende çocuk, karşında bu evi başınıza yıkacak bir adama diklenme cesareti gösterecek kadar cahilsin." dedi son kelimesini bastırarak.

"Evet evet aynen." dedim alayla. Onun söylediği hiçbir söz beni etkileyemezdi, ne iyi yönden ne de kötü yönden.

"Madem ikram yok direkt konuya girelim çocuk. Oğlum bu kızı seviyor." dedi Öykü'ye bakarak. "Araştırdım, ailemize yakışır bir kız ve onu almaya geldim." dedi rahat rahat. Oğlunun neden böyle olduğunu anlamak zor değildi.

"Amcacığım" dedim yavaşça. "Belli ki oğlun seni de haplamış ama bizim keş çekecek halimiz yok. Sen kalk git doğru bir hastaneye mideni yıkasınlar falan." dedim yine aynı sakinlikle. 

Biraz bekledi ve ardından öyle bir kahkaha attı ki kulaklarımızın zarının patlayacağına yemin edebilirdim. 

Annem hafifçe öksürüp kolumu sıktı. "Öncelikle beyefendi evime geldiniz, izin almadan girdiniz. Şimdi benim evimde sanki çay, şeker ister gibi kızımızı istiyorsunuz." dedi. "Üstelik oğlunuzun kızıma yaptıklarını bile bile, hiç utanmadan hemde" ayağa kalkıp kapıyı işaret ederek devam etti. "Lütfen çıkar mısınız evimde." dedi.

Halil denen adam hiç istifini bozmadan hepimizi teker teker süzdü. "Sevgi Hanım, normalde gelip sizinle konuşarak işimi halledecek bir insan değilim ama, kızınız oğlumun hayatını kurtardı. Ona olan minnet borcumdan dolayı gelip konuşmak istedim fakat" Öykü'nün kolundan tutup kendisi ile beraber ayağa kaldırdı. Öykü ne hareket ediyor ne de konuşuyordu. Transa girmiş gibi tek bir noktaya bakıyordu. 

"Amca, çek elini kızın kolundan bak olay çıkacak ha." dedi Aslı elini Halil'in omzuna koyup. Halil önce Aslı'ya ardından omzundaki eline baktı. Biz daha ne olduğunu anlamadan ellerini Aslı'nın boynuna sarmaya çalıştı. Çalıştı diyorum çünkü Aslı harika bir refleksle adamın iki elini de tutmuş kendisinden uzaklaştırmıştı.

Didem oradaki karışıklıktan yararlanıp Öykü'yü arkasına çekmiş, bedenini önüne siper etmişti.

"Bana bak Halil Bey, oğlunu da seni de yakarım. Unuttun galiba oğlun ile ilgili her şey benim elimde." dedim tehditkar bir sesle. Aslı hala adamın ellerini tutuyordu ama ortada bir güç gösterisi yoktu. Aslı adamı bir süre süzüp tuttuğu ellerini adeta fırlattı.

"Senin gibi adamlar" dedi parmağını Halil'e doğru sallayıp. "Kadınları bir mal gibi görmeyi ne zaman bırakacaksınız lan" dedi tıslayarak. Halil az önceki gibi önce parmağına sonra Aslı'ya baktı.

"Sen diğer çocuk aptal cesaretine sahipsin, ölümün yakındır" dedi. Bu sefer ben araya girmek için atılmıştım ki başka bir ses yankılandı odada.

"Ev basıyorsun, kadınları tehdit ediyorsun yetmiyor kızımı tehdit ediyorsun." durdu Tufan Ağabey, adamı baştan aşağı alayla süzdü." Kızımın daha vakti var ama, senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim küçük adam."


Bazı bölümler part part gelecek. İkini partımız cumartesi akşamı yayında. Umarım  severek okursunuz iyi akşamalar.

Gizemli Ve Tehlikeli (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin