28

198 9 0
                                    


Ece

Hayat bazen bize oyunlar oynar. Bazı seviyeler vardır cidden çok kolaydır,nasıl geçtin anlamazsın bile. Bazıları için ise günlerini vermen gerekir ve bir süre sonra sıkılırsın. Az önce çok kolaydı şimdi neden böyle diye düşünür durursun. İşte bende o evredeydim şuan. Yaklaşık iki yıl önce her şey güzeldi. Seviyeleri öyle ya da böyle geçiyorduk ama bir gün, berbat bir bölüm çıktı karşımıza ve biz yapamadık.

3 Mart 2017,Tufan Ağabey bize bir takım belgeler vermişti. Kimse bilmeyecek,kimse bakmayacaktı içindekilere. Tamam dedik,eğer önemliyse bakmayız gözümüz gibi de koruruz bunları dedik. Annemin odasında bir tablo vardı. Çok şık altın bir çerçevenin içersinde, annemin değimiyle harikulade bir manzara resmiydi. Onun arkasında ise bir kasa. Tamamiyle duvarla aynı renkteydi. Şifresini girmek için parmak izi gerekliydi.Parmak izini girdikten sonra bir de ufak bir kilit vardı. Aslında dikkatlice bakılsa farkedilebilirdi. Burada amaç olurda eve birisi girerse sadece tabloya odaklanmasıydı.Sadece Aslı ve benim parmak izim kayıtlıydı. Diğer kızlarınkine bir türlü zaman bulamamıştık. Belgeleri bu kasaya yerleştirdik. Bir hafta kadar asla aklımıza bile gelmedi. Fakat Tufan Ağabey devamlı belgeleri sormaya başlamıştı ve sürekli tembihliyordu sakın bakmayın,en kısa sürede sizden alacağım hepsini.

Siz buna ne dersiniz bilmem,belki ayıp belki yanlış ama baktık biz onlara. 12 Mart 2017 günü biz tüm belgeleri oturduk tek tek inceledik. İlk olarak klasik pembe renkli dosyaya baktık. İçeriği oldukça korkunçtu. Bir kısmı bizim içimizden olan insanlarında bulunduğu bir kara para alışverişi hakkındaydı. İkinci dosya bej rengindeydi. Bundaki bilgiler ise daha da korkutucuydu. Selim Ağabey ve Taner adında bir adamın fuhuş yaptırdıkları yazıyordu. Pasaportları alınmış kadınlar,zorla çalıştırılan insanlar ve müşterileri. Gerçekten iğrenç ve mide bulandırıcıydı. En azından Selim'e neden uzak davrandıklarını anlamıştık. Üçüncü ve son dosya oldukça karışıktı. Mavi renkli dosyanın içerisinde Türkçe yazmıyordu. Doğru anladıysak Fransızca yazılmıştı. Aslında çevirisini yapacaktık ama içimize mi doğdu bilmiyorum her birinin tek tek fotokopisini aldık. Her birini tek tek ayırdık ve sakladık. O akşam Tufan Ağabey bize geldi ve dosyaları istedi. Ertesi gün ise...

"Yine dalmışsın." iki yıldır her gün saatlerce etrafı izliyordum. İnsanlar boş boş baktığımı düşünselerde ben iki yıldır her gün o anı yaşıyordum. 

"Bir şeyler düşünüyordum. Kafamda oturtturdum. Eski eve gitmemiz lazım." sol elinin işaret parmağını dudaklarına dayamıştı öylece yere bakıyordu. Bunun güvenli olup olmadığını kafasında tartıyordu.

"Tamam giderim ben,ne zaman?" gerçekten mi! Hala fazla korumacı. Gözlerimi devirip tüm vücudumu ona çevirdim.

"Tek gidemezsin Kerem. Her şeyden önce Aslı ya da benim senin yanında olamamız gerek. Aslı gelemeyeceğine göre..." yaslandıpı duvardan doğrulup hızla üzerime geldi.

"Tek başıma gideceğim. Sende anahtarı versen yeterli!" İşaret parmağımı kaldırıp gözünden bir kaç santim geride tuttum. 

"Ben sana anahtarı veririm ama," gözlerimle parmağımı işaret ederek "parmağımı vermek biraz zor sanki ha ne dersin(?)"  ciddi misin der gibi gözlerime bakıyordu. "Evet fazlaca ciddiyim."

Pes eder gibi başını arkaya attı ve benden uzaklaştı. Aslında bir kaç dakika daha yakınımda dursa fena olmazdı.

Gizemli Ve Tehlikeli (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin