Bu eve ilk geldiğimiz zamanı daha dün gibi hatırlıyordum. İlk evimiz Fatih'te dört katlı bir apartman dairesiydi. Bu evimiz aksine iki oda bir salondan oluşuyordu. Ayşe Teyze o zaman sadece gündüzleri gelirdi yatılı olarak kalmazdı. Sonra nasıl oldu bilmem buraya taşındık. O zamanlar gözüme çok büyük gelmişti. Büyükçe bir bahçesi vardı, üç katlıydı. Her katta ikişer odası vardı. Annem ikinci kattaki odaları misafirler için ayırmıştı. Hepsi için pahalı yatak çarşafları,havlular,lüks markaların şampuanları vardı. Ona göre gelen herkes kendini evinde gibi hissetmeliydi. Bunu başardıda. Bu kocaman evi adam etti önce,bahçesini küçük bir çiçek bahçesine çevirdi. Sonra değişti annem. Onlarca ilaç verdiler. Önce konduramadım,benim annem deli olamaz diye düşündüm. Deli,ne kadar saçma düşünmüşüm değil mi? Sonra kabul ettim bu durumu. Sadece ufak bir rahatsızlıktı,ilaçlarını alırsa hiç bir sorun olmayacaktı.
Sonra fark ettim ki ilaçlar onu yoruyordu. Garip bir ikilemde kalmıştım ve en kötüsü babamda uzaklaşmıştı.
"Hadi gidiyoruz." Yüzüme bakmıyordu.
"Seni suçlamıyorum Ece,sadece..." uzun uzun baktı yüzüme. Anla işte der gibi. "Anlıyorsun değil mi beni?"
Tebessüm ettim sadece. Anlıyordum onu,tabii ki anlıyordum.Önde nakliyat aracı arkasında biz... Öylece kapatmıştık bir sayfayı. Açıkçası pek koymuyordu bana bu durum ya da henüz algılayamamıştım.
"Bugün şirkete de uğrayalım anne. Evin satışından aldığımız para ile maaşları da dağıtalım." Mutsuzdu bu durumdan ama doğru olanın bu olduğunu biliyordu. Yüzüme bile bakmadan başını salladı sadece. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından sununda gelmiştik. Öykü ile Ayşe Teyze bizden önce gidip kalan temizlik işlerini halletmişlerdi. Biz de eşyaların tamamını toparlayıp getirmiştik. Bir kısmı Öykülerin depodaydı. Buraya sığmayacak kadar fazla eşyamız vardı,gerekli olan her şeyi almıştık kalanları da -annemi ikna edebilirsem- satardık.
"Dikkatli götürün lütfen,kırılcak eşyalar var. Ece sende yardım et hadi kızım hadi" Fazla aceleciydi. En iyisi çabucak bitirmek ve rahatlamaktı.
Nakliye işini yapan adamlara çay ve kuru pasta ikram edip hep beraber dinlenmiştik. Onları gönderdikten sonra işin en kolay kısmı yani yerleştirme işi kalmıştı.
Açıkçası ne zaman dışarı çıksam kendimi rahatsız hissetmiştim. Etraftaki herkesin gözleri üzerimizdeydi. Bok var gibi bakıp duruyolardı. Özellikle sokağın başındaki tipler sabahtan beri bizi kesip duruyorlardı ve acı gerçek ben pek sabırlı bir insan değildim. Elimdeki tepsiyi son merdiven basamağına bırakıp sokağın başına doğru yöneldim. Onlar da bunu bekliyormuş gibi hemen toplarlandılar. Kavga etme Ece sadece tanış."Merhaba arkadaşlar." Kanalıma hoşgeldiniz. Bu nasıl giriş yahu Ece.
"Tanışmıyoruz." dedi ortada duran yaklaşık 1.60 - 1.65 boylarında olan kız. Fazla sinirliydi,fazla ve gereksiz bir sinir.
"Hadi ya şaka mısın sen(!)" daha az önce ne düşünmüştüm ben, kavga yok. Kız cevap vermeden konuyu kapatmalıydım.
"Bana laf sokmanı dinlemek isterdim ama işim var. Kısaca tanışalım. Adım Ece, yeni taşındık diyeceğim ama sabahtan beri bizi izlediğiniz için biliyorsunuz zaten. Uzun bir süre buradayız gibi gözüküyor bu yüzden iyi anlaşalım. Yani gözünüzle bizi yemekten vazgeçin,tamam mı arkadaşlar."Cevap vermelerini beklemeden arkamı döndüm. Gariptir ki onlarda hiç tepki vermedi. Sanırım daha sonra rövanşını alacaklardı.
"Nereden geliyorsun sen. Dur dur dur kavga ettin değil mi. Aşkolsun Ece valla kırıldım bak şuan. Nasıl çağırmazsın beni. Ayıp-" Sağ elimin işaret parmağını Öykü'nün dudaklarına yerleştirdim. Fazla tezcanlıydı ve nefes almadan konuşuyordu. "Öncelikle sakin ol,kavga etmedim. Sadece tanıştık o kadar tamam mı." yavaşça çektim elimi. Ama tetikteydim hala,çünkü soru bombası bitmemiş olabilirdi.
"Olsun beni de çağırman lazımdı." Kafamı hafifçe sokağın başına çevirdim. Kızlar hala oradalardı ve hala bakıyorlardı.
"Merak etme,yeniden bir tanışma merasimi olacak gibi duruyor."04.02.2020 Tarihinde düzenlenmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Ve Tehlikeli (Düzenleniyor)
Gizem / GerilimKaranlık, çok karanlık. Aradan geçen zaman hepimizi değiştirmişti. Farklı yerlere dağılmıştık, kaybolmuştuk. Karanlığın üzerimize çökmesine biz izin vermiştik. Şimdi o karanlığı kaldırma vakti gelmişti. Kaldığımız yerden değil, düzeni yeniden kurma...