GEÇMİŞİN İZLERİ

52 34 18
                                    

15 ŞUBAT 2001

Karnı burnunda kadın üzerine bol montunu giyerek arabasının anahtarlarını alır ve belini tutarak arabaya doğru ilerler. Sancısı başlamıştır kadının. Derin nefesler alıp vererek kendini sakinleştirir ve kendini biraz daha iyi hissedince en yakın benzinlikte durur ve montunun fermuarını çekerek karnının görünmesini engelleyerek bir şey belli etmeden içeriye girer.

"Lavabonuzu kullanabilir miyim acaba?"

"Tabiki ileride solda." Der adam kadına biraz garip bir şekilde bakarak. Kadın ise aldırmayarak yürür ve lavabayo girip üzerinden çıkardığı bluzu yere koyup oturur. Ağzına çığlık atmamak için bir bez bastırır ve oracıkta kendi doğumunu kendi başına yapar. Bebeğin ağladığını duyunca cebinden çıkardığı çakıyla göbek bağını keser, kucağına alıp koklar ve ona,

"üzgünüm bebeğim, ama henüz ben daha çocukken, annelik nasıl yapılır bilmiyorken sana bakamam." Der ve başını öpüp yazdığı notla birlikte onu sarıp sarmalayıp bebek çantasının içine koyar ve ellerini yıkayıp, gözlerini silerek çıkıp gider. Kadın gittikten 10 dakika sonra, adam içeriden bebek ağlama sesleri duyar ve tuvalete doğru gider. İçeriye girdiğinde gözlerine inanamaz, çünkü karşısında kanlı canlı hayata gözlerini yeni açtığı belli olan minik bir kız bebek durur. Adam bebeği alır ve dışarıda arabaya benzin dolduran ustasına seslenir.

"Usta! Acil bakman lazım buraya."

"Geliyorum oğlum 1 dakika." Adam içeriye girer ve çırağını elinde kanlı bir bebek bulunca şaşkınlıktan öylece dona kalır.

"Oğlum bu ne? Tövbe Bismillah nasıl oldu bu olay?"

"Valla usta sen yokken buraya bir kadın geldi. Ne bilim böyle bir garip davranıyordu. Tuvaletinizi kullanabilirmiyim dedi bende evet dedim."

"Tamam neyse bunu sonra konuşuruz. Şu an polis ve ambulans çağırmamız lazım." Der adam ve ambulans ile polis çağırırlar. Yaklaşık 15-20 dakika sonra polisler ve ambulans gelir. Polisler ustayla çırağın ifadesini alırken ambulans görevlileride bebekle ilgilenirler. Uzun siyah saçlı bir kadın yanlarına yaklaşır ve

"Bebek gayet sağlıklı. Sadece çok üşümüş ve korkmuş. Şu an yapabileceğimiz başka bir şey kalmadı. Memur Bey gerisi sizde, sosyal hizmetlere bildirirsiniz. Tekrardan geçmiş olsun."

"Memur bey bebeği bir kere kucağıma alabilir miyim?"

"Tabiki." Der ve bebeği çırağın kucağına verir.

"Ona ismini kim verecek peki?"

"Valla yurt görevlileri veriyor genelde. Neden sordunuz?"

"Eğer izniniz olursa adını ben koymak istiyorum da."

"Tabiki koyabilirsiniz." Bebeğin kulağına kıbleye dönerek 3 defa ezan okur ve fısıldar.

"Senin adın Açelya, senin adın Açelya, senin adın Açelya." Der ve bebeği kafasından öpüp polislere verir. Polislerde alıp bebeği yurda bırakırlar.

GÜNÜMÜZ

Açelya'dan:

Kafamdaki görüntülerden kurtulmak istiyordum ama olmuyordu. Etrafta sesler duyuyor, gözlerimi açmak, bu kâbusun içinden kurtulmak istiyor ama yapamıyordum. En son birinin omuzlarımdan sertçe sarsmasıyla çığlık çığlığa hayır diyerek kalktım ve kalbimi tuttum. Off diyerek kendimi serbest bıraktım ve şakaklarımdan terlerin süzülmesine izin verdim. Beni bırakıp giden o kadını görmüştüm. Herşeyi yeniden yaşıyor gibiydim ve kalbim onu affetmek için hiç çabalamıyordu.

Yaşam MucizesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin