GİZEMLİ NOT

99 43 61
                                    

Necdet amca sabah 7.00 de uyanır, elini yüzünü yıkayıp balkondaki çiçekleri sever ve dairesinden çıkar. Yan kahvede oturup çay içen arkadaşlarına günaydın der ve sahaf dükkanını açmaya gider. Dükkanı açar ve kendisine bir bardak çay koyup oturur.

Açelya'dan:

Yine ve yine lanet bir alarmla lanet sabaha uyandım. Okul formamı giyip saçlarımı tepeden toplayıp aşağı indim ve mutfağa indim. Burnuma güzel kokular geliyordu. Anlaşılan Naciye Teyze yine döktürmüştü.

"Günaydın Naciye teyzem yine döktürmüşsün."

"Oo günaydın güzel kızım. Her zamanki şeyleri hazırladım. Sen kahvaltını güzelce yap ki derslerini daha iyi anlayabilesin."

"Sağ ol teyzelerin en güzeli." Oturup kahvaltımı yaptım ve dişlerimi fırçalayıp kulaklığımı takıp bu aralar favorim olan şarkıyı açıp çıktım ve okula gitmek için yola koyuldum. Kendimi müziğe o kadar kaptırmışım ki önüme bile bakmadan yürüdüğüm için bana çarpan motorla kendimi yerde buldum. Uyandığımda yanımda sabah bana çarpan motorcunun olduğunu gördüm ve ilk defa bir çocuğu bu kadar dikkatli inceleyebilme fırsatım olmuştu. Uzun boylu esmer ve taş, kaya, meteor bir çocuk vardı. Önümde sallanan elle kendime geldim.

"İyi misin? Deminden beri sesleniyorum hiç tepki vermiyorsun. Hastaneye gitmemizi ister misin?" Böyle deyince kendime geldim ve zorda olsa konuşmaya başladım.

"Ha iyiyim ya hastaneye gerek yok." Elimden tuttu ve kaldırdı.

"Bak son kez soruyorum iyi misin?"

"Gerçekten iyiyim." O motoruna binip gitti ben ise arkasından bakakaldım. Ve kendime gelip dikkatle yürümeye devam ettim. Okula yaklaştığımı fark ettim ve yavaşladım çünkü okula hiç gitmek istemiyordum. Okulun son günleri idi ve benimde çok devamsızlığım yoktu. O yüzden okula 5-10 dakika uzaklıktaki sahile gitmeye karar verdim ve yönümü değiştirip sahil yoluna saptım.

Sahile vardım ve oradaki büyük ağacın gölgesine oturup çantamdan Necdet amca'nın verdiği kitabı çıkardım ve kulaklığımı kulağıma takıp, şarkımı açıp okumaya başladım. Yaklaşık bir 10 sayfa okuduktan sonra kitabın içerisinde bir not ve attan bir origami buldum. Notta şöyle yazıyordu:

'sen benim kaderimsin bir gün biz birbirimizi bulacağız.'

"Allah allah sanki geleceği görüyor da sen benim kaderimsin diyor. Yarabbim millet deliye ben akıllıya hasretim ya."

Asaf'tan:

Merhaba, ben Asaf Denizoğlu. 21 yaşındayım. Bir annem ve benden 5 yaş küçük bir kız kardeşim var. Motorlara tutkunum ama annem motor kulanmama pek razı değil. Çünkü babamı da bir motor kazasında kaybettik. Kardeşimin adı Melek, babam öldüğünde o daha 1 aylıktı. O yüzden bana biraz fazla düşkün ve laf aramızda çok da kıskanç. Bir sevgili yapsam, hemen sinsice planlar yapıyor. Daha geçen gün sevgilimin(!)Pardon eski sevgilimin, çünkü bizim Melek yüzünden kızla ayrıldık. Her neyse. Çorbasının içine bir yemek kaşığı dolusu pul biber kattı. Yani aslında biraz içinde sinsilik var. Bu sabah yine lalet bir alarmla güne başladım. Ne var sanki okul olmasa da hiç uyanmasak. Kalkıp terlediğim için duşa girdim, üstümü giyindim, saçlarımı jöleledim ve aşağıya mutfağa indim. Annem yine Melek'in uyanmamasından yakınıyordu.

"Ne var sanki bir kerede ben söylemeden uyansan ha. Sonra krep kalmıyor diye kavga çıkartıyorsun. Bak ya hiç duyuyor mu kız kime diyorum ben?!" Gülerek anemin arkasından sarılıp yanağından öptüm.

"Günaydın valide sultan. Bir kerede şu güne bağırmadan başlasan olmaz mı?"

"Günaydın paşam. Ne yapayım oğlum uyanmıyor, sonra okula geç kalıyor."

Yaşam MucizesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin