Nedendir bilmem ama ilk defa huzur içinde uykumdan uyanıyordum. Alarmın çalmasına sinirlenmeden. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde tüm masumiyetiyle uyuyan Asaf'ı gördüm. Ona doğru döndüm, kafasını boynuma iyice gömdü ve uyumaya devam etti. Saçlarını ve hafif kirli sakalını okşadım. Acaba onu hakedecek ne yapmıştım ki? Nereden çıkmıştı karşıma? Onu o kadar çok severken kaybetmek çok korkunç. Olay gerçekleşmemişken düşüncesi bile korkunçtu. Onu uyandırmaya kıyamıyordum ama saat çok geç olmuştu ve biz daha kahvaltı bile yapmamıştık. O daha bilmiyordu ama aç bir Açelya çok psikopat bir insana dönüşebiliyordu ve kızlar bunu çok iyi bilirlerdi. Saçlarını okşayıp dudaklarına küçücük bir öpücük kondurdum. Şaşkınlıkla gözleri aralandı ve bana dönüp
"Aşkım... Eğer rüya görüyorsam ne olur beni uyandırma. Çünkü tam 2 dakika önce sen beni öptün." Kıkırdayarak ona döndüm ve
"Rüya olup olmadığını anlamak ister misin?"
"Nasıl olacakmış o iş?"
"İşte böyle." Diyerek dudaklarına tekrardan öpücük kondurdum ve sırıtarak yüzüne baktım.
"Şimdi anladın mı?
"Hmm. Çok fazla değil, bence bir kere daha gösterirsin ne dersin?" Gülerek saçlarını karıştırdım ve
"Hadi hadi şımarma, kalk ve kahvaltı yapalım. Çünkü aç bir Açelya psikopat bir hatuna dönüşebilir ve bu senin için hiç iyi olmaz." Dedim ve ayağa kalkıp ellerimi belime koyup
"Kalkıyor musun? Yoksa Derya teyze gibi terlik mi fırlatayım kafana?"
"Aman aman ben almayayım. Kalkıyorum." Tamam anlamında başımı sallayıp aşağı indim. Kızlarla çocuklar uyanmış oturup sohbet ediyorlardı. Benim geldiğimi görünce konuşmaya ara verdiler ve Efe kalkıp yanıma geldi, suratıma bakmaya başladı. Acaba ne yapacak diye düşünürken elini alnıma koydu ve iyi iyi diye mırıldanarak yerine geri geçti. Kıkırdayarak ona döndüm ve öpücük attım. Oda tutup eliyle kalbini gösterdi.
"Nasıl oldun kuzum?" Diye sordu Gece.
"İyiyim bir problem yok ya." Dedim ve yanlarına bende oturdum. Rüzgâr kolunu omzuma attı ben de gülümseyerek kafamı omzuna koydum. Nedenini bilmediğim halde bu çocuklara çok ısınmıştım. Benim normalde Gece ve Aselden başka arkadaşım yoktu. Ben galiba biraz asosyal bir tiptim. Sınıftayken bile kulaklığımı takar, önüme bir kitap açıp onu okurdum. Genellikle kimseyle konuşmaz sadece dalıp uzakları izlerdim ve durup şimdiye baktığımda çok iyi arkadaşlıklar kurmuştum ve bu beni inanılmaz mutlu ediyordu. Kafamı kaldırıp Rüzgâra baktım ve gülümsedim. Tam bir şey söyleyecektim ki Asaf yukarıdan elindeki havluyla saçlarını kurulayarak aşağı doğru indiğini gördüm. Rüzgâr'la beni gördü ve gülümseyerek bana bakıp göz kırptı.
"Bana bak. O saçlarını kurutmuyorsun fark etmiyorum sanma. Hasta olacaksın sonra. Hadi aşkım iyice kurut öyle gel o saçlarını."
"Ya bir şey olmaz. Hem ben beceremem."
"Tamam çık banyoya geliyorum. Ben kuruturum."
"Tamam çıkıyorum." Dedi. çocuklara dönüp
"Ne yapacağım ben bu çocukla?" Deyip kıkırdadım ve yukarıya çıktım. Arkamda ise kıkırdayan bizimkileri bırakmıştım. Banyoya girdim ve Asaf'ın elinden kurutma makinesini aldım ve yavaş yavaş saçlarını kurutmaya başladım. Arada dönüp o güzel gözleriyle bana aşk dolu bakışlar atıyordu ve sonra geri önüne dönüyordu. Yaklaşık bir 15 dakika falan kuruttuktan sonra onunla beraber aşağıya indim ve bizimkilerin yanına oturduk. Ben aç olduğumu hatırlayıp aniden ayağa kalktım. Hepsi şaşkınlıkla bana bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Mucizesi
Romance"Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa,yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yetecektir. Bizim aşkımız da yıldızlar kadar parlak ve muhteşem bir şekilde ilerliyordu ve...