Ağırlaşan bedenim ve bulanan midemle yataktan kalktım. Bugün cinsiyet kontrolüne gidecektik. Kızım olmasını her şeyden çok istiyordum ama sağlıklı olması daha önemliydi. Hilâl artık bıdır bıdır konuşuyordu. Kardeşi olacağı için bu kadar heyecanlanacağını hiç düşünmezdim ama o kadar heyecanlıydı ki sürekli gelip karnıma dokunuyor ve kardeşinin ne zaman geleceğini sorup duruyordu. O kadar halsizdim ki bulunduğum her yerde uyuyordum. Belimin ağrımasıyla acıyla inledim. Sesimi duyan Asaf korkuyla gözlerini açtı.
"Noldu! Doğum mu başladı? Çantayı almamız lazım. Nasıl gideceğiz hastaneye." Diye kendi kendine kafasında hesaplar yapıyordu. Onun bu telaşlı haline gülerek dudaklarına minik bir öpücük kondurdum ve sarıldım.
"Salak çocuk. 5 aylık doğum mu olurmuş? Sadece belim ağrıyor o kadar. Korkma bebeğim ben iyiyim." Dedim ve Asaf'ın elini tutarak yavaşça kalktım ve belimin ağrısının geçmesi için odanın içinde tur atmaya başladım. Asaf elimden tutup bana destek olurken Hilâl gözlerini ovuşturarak içeriye girdi ve hemen babasının kucağına gitti.
"Günaydın babaa, kaydeşim ne zaman gelecek?" Diye sordu ve kafasını omzuna koydu. Parmağını emme huyu edinmişti ve bundan kurtulamıyordu. O yüzden Asaf ve ben elimizden geldiğince Hilâl'in aklını başka yerlere çekmeye çalışıyorduk. Asaf Hilâl'in parmağını ağzından çekti ve elini tutup durduğu yerde sallanmaya başladı.
"Kardeşinin gelmesine daha 4 ay var bebeğim. Bak ne yapalım biliyor musun? Biz bugün anneyle birlikte kardeşine oda yapmak için boya ve odasını süslemek için malzeme almaya gideceğiz. Üçümüz beraber gidelim ister misin? Hem sen de seçmiş olursun." Dedi ve Hilâl'in saçlarından öptü. Asaf belki farkında değildi ama Hilâl kardeşini aşırı derecede kıskanacak gibi duruyordu. Zaten bu parmak emme huyu da oradan gelmişti. Anne yeni çocuğa hamile kalınca, ilk çocuk geriye gider ve tekrardan emzik, biberon veya parmak emer. Bizim kızımız da parmak emmeye tekrardan başlamıştı işte. Bugün kontrol vardı ve ben aşırı heyecanlıydım.
"Hadi bakalım prenses, doğruca dişler fırçalanıyor ve odaya gelip kıyafet değiştiriliyor. Kardeşinin cinsiyetini öğrenmeye gideceğiz. Sen merak ediyor musun ne olacağını?" Diye sordum. Cevabını çok merak ediyordum. Hilâl çok bilmiş bir edayla kollarını birbirine doladı ve kaşlarını çatarak bana baktı.
"Ne olacaksa olsun. Ben onunla eşyalayımı paylaşmayacağım. Hep o alıy benim giysileyimi." Dedi ve gelip karnımı okşadı. Hem seviyor hem de kıskanıyordu. Bakalım sonumuz ne olacak. Umarım kıskanmaz da iyi bir şekilde geçinirler. Hilâl zıplaya zıplaya banyoya gitti. Bense süngüm düşmüş bir şekilde kafamı Asaf'ın omzuna gömdüm.
"Ya hiç sevmezse kardeşini? Ben böyle öğretmedim ki ona." Dedim ve hormonlarımın vermiş olduğu duygusallıkla ağlamaya başladım. Asaf bıyık altından gülüyordu. Omzuna bir tane geçirdim ve başımı kaldırıp burnumu çektim.
"Yemin ediyorum parçalarım seni. Gülme bıyık altından. Hormonlarım zaten tavan yapmış, bir de seninle uğraşamam." Dedim ve yüzümü yıkayıp sakinleşmek için banyoya gittim. Hilâl dişlerini fırçalamış odaya doğru gidiyordu.
"Sen geç odaya anneciğim, ben yüzümü yıkayıp geliyorum." Dedim ve saçlarını öpüp lavaboya girdim. Karnım şişmişti ve çok tatlı görünüyordu. Elimle karnımı okşadım ve yüzüme soğuk bir su çarpıp kendime geldim. Artık hareketlerim kısıtlanmıştı ve bu beni inanılmaz derecede yoruyordu. Yere düşen bir tokayı almak bile zorlaşmıştı. İyi ki Asaf vardı. O olmasa ben nasıl her şeyle başa çıkabilirdim bilmiyorum. Yavaş adımlarla odaya gittim ve Hilâl'in yerde oyuncaklarını toplayıp kutuya attığını gördüm.
"Aferin benim güzel kızıma. Seninle gurur duyuyorum bebeğim, sen çok akıllı bir çocuksun. Hadi gel bakalım, sana güzel bir prenses elbisesi seçelim." Dedim ve elinden tutup ayağa kaldırdım. Dolabının önüne geçti ve pudra pembesi elbise ve pembe bir ayakkabı seçti. Benim kızımın neredeyse bütün eşyaları pembeydi. Tam bir prenses anlayacağınız. Hilâl artık 4 yaşındaydı ve kişisel işlerini bizim yardımımız olmadan halledebiliyordu. O üzerini giyinirken ben de yatak odamıza gidip üstümü giyindim. Hamileliğimin başında aldığım sarı hamile tulumumu giyip sarı bir taç takmıştım. Hilâl'in anne ben hazırım diye seslenmesiyle onun odasına gittim ve elinden tutup aşağı indik. Asaf koltukta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Bizim geldiğimizi görünce ıslık çaldı. Bu onun çok güzelsiniz deme biçimiydi. Bu sefer Asaf yukarıya çıktı hazırlanmak için. 15 dakika sonra Asaf'ta hazır olunca hep beraber arabaya bindik ve yola çıktık. Radyodan bir şarkı açtım ve kısık sesle dinlemeye başladım. Normalde bir tık fazla hızlı araba kullanan Asaf, benim hamile olduğumu öğrendiğiğinden beri yavaş gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Mucizesi
Любовные романы"Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa,yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yetecektir. Bizim aşkımız da yıldızlar kadar parlak ve muhteşem bir şekilde ilerliyordu ve...