DÜĞÜN TELAŞI

37 26 15
                                    

Açelya'dan:
Sabah uyandığımda kendimi biraz daha iyi hissediyordum. İyiydim ama yorgundum. Serumlar ve takviye ilaçlarla ayakta duruyordum. Yanımda uyuyan minik kelebeğe ve Asaf'a baktım. Rabbime bir kez daha şükrettim bana onları nasip ettiği için. Hilâl'in alnından öptüm ve ayağa kalktım. Midemden yukarıya doğru yükselen sıvıyla kusacağımı anladım ve ağzımı tutarak lavaboya koştum. Asaf'ın bağırışlarını duyuyordum ama cevap verecek durumda değildim.

"Sevgilim, ne olur aç kapıyı. Bak merak ediyorum. Hadi bebeğim. Bak Hilâl ağlıyor seni istiyor. Hadi kuzum." Dedi ve bir süre daha kapıyı yumrukladı. Sonra yumruk sesleri kesildi. Ben de yüzümü yıkayıp çıktım dışarıya. Asaf'ın bana olan bakışı içimi acıtıyordu. Hilâl kuşu kucağıma aldım ve onunla birlikte yerimde sallanmaya başladım.

"Buradayım ben anneciğim. Bir yere gitmedim ki ben. Korkma meleğim anne seni hiç bırakmaz." Dedim ve o minnak burnundan öptüm. Yatağa yatırdım ve üzerine üşümesin diye pikesini örttüm. Asaf'ın yanına oturdum ve elini avucumun içine alıp sıktım. Çünkü ancak böyle güç toplayabiliyordum. Ona döndüm ve sıkıca sarıldım. Asaf'a ağlamayacağıma dair söz vermiştim. Asaf bana bakarak konuşmaya başladı.

"Benim yüreği güzel, kendi güzel sevgilim. Ben sana bir söz vermiştim hatırlıyor musun? Herşeyin düzeleceği ve evlenip mutlu olacağımızla ilgili. Ben buna inanıyorum hatunum. Sen, ben, Hilâl ve minik kızımız Güneş. Veya oğlumuz bilmiyorum. Biz ailecek çok mutlu zamanlar geçireceğiz. Ben kafam senin dizlerindeyken Hilâl ise kardeşine mama yedirecek. Sonra hep beraber animasyon filmi seyredeceğiz. Ayağımızda panduflar gece iki sıpayı da uyuttuktan sonra romantik bir film seyredeceğiz. İşte bunların hepsi olacak. Bana kızma ama ben sana sormadan bir şey yaptım. Ben bizim için nikah tarihi aldım. Ama çok dolu olduğu için 3 ay sonraya verdiler. Biz de o zamana kadar bütün hazırlıkları tamamlar kına işini hallederiz. Hatta eğer istersen şimdiden yavaş yavaş hazırlıklara başlayabiliriz. Tabii sen de istersen." Dedi ve yüzünde sanki elma şekeri alınmış da çok mutlu olmuş bir çocuk edasıyla bana bakmaya başladı. Ama ben çoktan ağlamaya başlamıştım. Tabii ki mutluluktan. Ona sıkıca sarıldım ve derin bir öpücük bıraktım dudaklarına.

"Sen nasıl bir adamsın ya? Ben nasıl denk geldim sana? Şu halde bile bırakmıyorsun beni. O zaman ne yapıyoruz biliyor musun? Hilâl uyanınca onu doyuruyorum ve hep beraber hazırlanıp önce bir deniz havası alıyoruz sonra da alışverişe gidip çeyiz bakıyoruz. Sonra sana damatlık bana abiye bizim minik prensese de güzel bir elbise bakıyoruz. Anlaştık mı bakalım?" Dedim ve elimi yumruk yapıp ona uzattım. Gülerek göz kırptı ve yumruk yaptığım elime kendi yumruğunu tokuşturdu.

"Anlaştık ortak. Ama ondan önce ben ikimize de birer fincan kahve yapıyorum ve karşılıklı içiyoruz. Al sen bebefonu in aşağı ben de geliyorum şimdi." Dedi ve beni alnımdan öpüp dışarı çıktı. Ben de dediğini yapıp aşağı inmeden önce Hilâl'i kontrol ettim ve aşağı indim. Yaklaşık 10 dakika sonra Asaf elinde tepsiyle geldi ve yanıma oturdu. Tepsidekileri görünce istemsizce güldüm. Asaf'a baktığımda o da gülüyordu. Allah'ım hâlâ çok utanç vericiydi. Tanışma yıl dönümümüzü kutlarken yaşanan bir olay ve hâlâ gülen uyuz bir sevgili.

17.12.2021

Asaf'la bir avm de oturmuş kahve içiyorduk. Bu ay 6. Ayımızı kutluyorduk ve çok mutluyduk. İkimiz de birer tane sade soda almıştık. Sodayı içerken burnumdan çıkmasıyla Asaf'ın gülme krizine girmesi bir oldu. Ben ise rezil olduğumla kalmıştım. Asaf'ın kafasına vurmuştum ve olayı orada kapatmıştık. Ama hâlâ çok utanıyordum.

Günümüz:

Asaf hâlâ gülmeden duramıyordu. O gülünce istemsiz bir şekilde ben de gülüyordum. O gün yaptığım gibi kafasına vurdum ve kolunun altına girip biraz gözlerimi kapattım.

Yaşam MucizesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin