Evet Asaf hastaneden çıkmış ve eve dönmüştü. Dönmüştü dönmesine de dönene kadar bize kök söktürmüştü. Bizde artık sussun diye arada gelip doktorun kontrol etmesi şartıyla eve getirmiştik.
1 hafta önce:
"Ya Asaf! Aşkım, güzel sevgilim niye inat ediyorsun? Kal 1 hafta daha burada. Benim hatırım için hı olmaz mı?"
"Ya Açi sıkılıyorum burada be güzelim. Hem sen niye ayaktasın? Daha bana dün demedin mi Asaf ağrım var diye?"
"Beni çıldırtma! Ölümden döndün be adam. Hemen nasıl kendini toparlayabilirsin ki?" Dedim ve o sinir bozukluğuyla ağlamaya başladım. Aslında biraz da ağrım olduğu içinde. Asaf bana sarılacakken onu elimle durdurdum ve karnımı tuttum. Evet tahmin ettiğiniz gibi dikişim patlamıştı ve kanıyordu. Bende kana bakamıyordum. Bakınca bayılıyordum, ama bu sefer öyle olmadı. Çünkü Asaf görüp hemen doktoru çağırmıştı bile.
"Kendini çok kasmışsın. O yüzden patlamış. Neye sinirlendin bu kadar bakalım?"
"Hep bunun yüzünden! Öküz işte." Dedim Asafı göstererek.
"Aa üstüme iyilik sağlık. Öküzmüş. Ben ne yaptım kızım?"
"Sen susacak mısın?!"
"Tamam ya! Sustum, kızma." Doktorun bizi gülümseyerek izlediğini gördüm.
"Hadi uzanda pansumanını yenileyelim." Dedi. bende tamam diyerek uzandım ve gözlerimi kapatıp bitirmesini bekledim. Bitti dedi ve gözlerimi açtım.
"Bence sen de yatsan iyi olur. Kolay mı o kadar tırın altında kaldın. Karnın ezildi."
"Ben iyiyim. Ama şu gördüğünüz kalın kafalı, ultra yakışıklı öküz! Bana eve gitmek istediğinden bahsediyor."
"Bence o kadar da uzun boylu değil. Ölümden döndünüz. 1 hafta daha misafir etmemiz gerekiyor sizi." Dedi doktor. O sırada ben Asaf'a bak ne diyor dercesine bakıyordum.
"Ama ben gerçekten çok sıkıldım. Eve gitsem, eve doktor gelse olmaz mı?"
"Yani eğer evi hastane gibi yapabilecekseniz olur. Arada gelir bende kontrol ederim. Ama sizin hiç kalkmadan yatıp dinlenmeniz lazım. Bu sizin içinde geçerli."
"Ama ben yurtta kalıyorum."
"Peki orada sizinle ilgilenecek birileri var mı?" Tam ben var diyecekken lafım Derya teyze tarafından kesildi.
"Yurda gitmesine gerek yok. Ben ikisine de bakarım. kalkmalarına da izin vermem, hiç şüpheniz olmasın." Doktor tamam diyerek odadan ayrıldı. Ben ise arada kalmıştım. Bir yanım deli gibi Asaf'la beraber olmak isterken diğer yanım yük olma düşüncesi ile gitmeyi reddediyordu.
"Derya teyze ben size yük olmak istemem. Siz Asaf'ı götürün. Ben yurda giderim. Bana kızlar bakar orada."
"Ben ağzından bir yük kelimesi mi duydum, yoksa bana mı öyle geldi? Sen benim kızımsın. Ayrıca ilerleyen zamanlarda gelinim olacaksın. O yüzden bence yük olacağım diye düşünme." Dedi. Ama benim yüzüm pancar gibi kıpkırmızı oldu. Hissedebiliyordum. Asafa döndüm kıkır kıkır gülüyordu.
"Gülmesene sen!"
"Anne bir pencere açsana." Dedi gülerek. Derya teyze ise anlamamış gözlerle Asaf'a bakıyordu.
"Açayım oğlum da neden?"
"Açelya'nın yüzüne baksana, pancar gibi kıpkırmızı oldu." Dedi ve kahkahayı bastı. Derya teyze'ye baktım oda gülüyordu.
"Derya teyze sende mi ya!" Diyerek sitem ettim. Bu onları daha çok güldürdü. Sonuç olarak yarın akşam çıkıyorduk. Derya teyze kendine kahve almak için kantine gitti. Bizde Asaf'la uzandık ve küçük televizyondan bir tane film bulup seyretmeye başladık. Başımı Asaf'ın omzuna koydum ve izlemeye başladık. Aradan 5 dakika ya geçti ya geçmedi benim gözler kapandı. Uyuyordum ama Asaf'ı duyabiliyordum. Saçını ellerimde gezdiriyordu. Bende huzurla onun koynunda uyumayı bekliyordum. Onun o güzel ve kadife sesi kulaklarımı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Mucizesi
Romance"Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa,yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yetecektir. Bizim aşkımız da yıldızlar kadar parlak ve muhteşem bir şekilde ilerliyordu ve...