5.BÖLÜM

298 48 37
                                    

(Bölüm Şarkısı/1: San Holo - IT HURTS!)

Birkaç gündür, Redrum adlı kişiden aldığım mesajlar beni rahatsız ederken görmezden gelmeye çalışıyor ve mesajlara cevap yazmıyordum. Ayrıca, bu mesajlardan ne Hilde'ye ne de Giray'a bahsetmiştim. Durduk yere kimsenin canını sıkmaya lüzum yoktu. Zaten, şu sıralar yeterince karmaşık bir ilişkimiz vardı. İyice mikserlemeye hiç gerek yoktu...

Derin bir nefes aldım ve umutsuzca başımı iki yana salladım. Yorgun zihnimin kendini toparlaması için meditasyona ihtiyacı vardı. Bir ara yeniden yoga yapmaya başlamalıydım. Ve tabi, maneviyatıma da dikkat etmeliydim. İnancım gereği namazlarıma,  Kuran okumaya ve dahasına... Bunları duyumsayarak yapıp belli bir düzene oturtursam eğer, iç huzuru yakalar ve hem kendimi hem de zihnimi daha çabuk toparlardım. Hatta, belki kaybettiğim kendimi, kendimdeki gerçek ben olan kişiyi de bulurdum, o zaman...

Camdan dışarı baktığımda gözüme basketbol oynayan Giray, Pamir ve ulu Jonas üçlüsü takıldı. Gerçekten katiller miydi? Bunu en başında Giray'a sorup öğrenebilirdim ama eğer böyle bir şey yapmışsalar Giray, bir şekilde bunu Jonas'a söylerdi ve ben de sıradaki kurbanları olurdum. En yakın arkadaşı, en yakın arkadaşının sevgilisi ve bir zamanlar hoşlandığı çocuk tarafından öldürülen bir kurban.

Evet. Bir zamanlar, herkes gibi ben de Isak Jonas Keyser'den hoşlanıyordum ve hatta, flörtleşiyorduk. Ya da ben, kendi kendime gelin güvey oluyordum. Bilmiyorum ama tüm bunlar 4 yıl önce kadardı ve benim ona karşı hissettiğim duygular, bana göre eşsizdi. Şu an da bu hislerden pek emin olmamakla birlikte onu ürkütücü ve kaba bir birey olarak görüyordum.

"Ah!" Ellerimi saçlarıma daldırıp başımı iki yana salladım ve camdan çekilip sıradan çantamı aldım. Hilde, hem dersi olmadığı hem de üzgün olduğu için bugün okula gelmemişti. O olmayınca okul çok sıkıcı oluyordu. Hazır, dersim de yokken en iyisi eve gidip uyumaktı. Tabi uyuyabilirsem.

Amfiden çıkarken kulaklıklarımı takıp dinlendirici bir melodi eşliğinde ilerlerken birine çarptım. Dengemi sağlayamayıp kalçamın üstüne düştüğümde acıyla inledim.

"Hey! İyi misin?" Şaşkın bakışlarım Pamir'i buldu. Bana çarpan oydu ve ben iyi miydim, bilmiyordum. Sadece uykusuz, yorgun ve düşüncelerim arasında kaybolmuştum.

"Evet. Hayır. Bilmiyorum." Diye saçmaladım. "Aslına bakarsan uykusuz ve yorgunum."

"Belli. Bu arada üzgünüm. Seni görmedim." Başımı sallamakla yetindim. "Pekâlâ. Daha ne kadar orada öylece oturmayı düşünüyorsun?" Şaşkınca uzattığı eline baktım. Sonra etrafıma. Neyse ki koridorda kimse yoktu da rezil olmamıştım. Bir dakika ya! Koridorda birileri olsa ve düştüğümü görse niye rezil olacaktım ki? Bunlar olağan şeylerdi. Herkes düşebilirdi. İnsanların ne düşündükleri çokta önemli olmamalıydı. Sonuçta bu benim hayatımdı. Ve başkalarının düşüncelerine göre, hayatımı şekillendirmem aptallıktı.

Pamir'in uzattığı elini tutup ayağa kalktığımda nedensizce birazcık utanmıştım. Normalde de utangaç ve çekingen bir kızdım ama yeri geldi mi de aslan gibi diklenmesini de bilirdim.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil." Diyip, gülümsedi Pamir. "Bu arada, hazır karşılaşmışken ufak bir hatırlatma. En kısa zamanda elmalı tartlarımı isterim, Mahur." Kaşlarımı kaldırdığımda gülümsedi.

Öyle bir söz mü vermiştim? Tanrım! Bu aralar çok fazla unutkan olmaya başlamıştım. Hatta, sadece bununla kalsa yine iyiydi. Eşyalarımın yerini de sürekli değiştirip sonrasında aradığım şeyi bulmak için kırk dereden bin su getiriyordum.

"Evet. Tabi. En yakın zamanda-"

"Çekilin yoldan!"

Elinde iş arabasıyla koştura koştura bize doğru gelen genç bir çocukla gözlerim irileşti. Pamir, beni kenara çekmek adına hafiften ittirdi ama hafif ittirişi boşluğuma denk geldi ve dengemi sağlayamayıp korkuluklara doğru savruldum. Korkuluklardan aşağı sarkan bedenime dehşet içinde bakıp gözlerimi sıkıca yumdum. Birkaç saniye içinde boşluğa düşüp ölecektim. Bu gerçeklik karşısında ve bulunduğum konum itibariyle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken kesik kesik ve sık sık soluklar alıp veriyor, düşmeyi bekliyordum.

BİRSAM | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin