49.BÖLÜM

125 36 21
                                    

(Bölüm Şarkıları/1: Dolores O'Riordan - Ordinary Day*, Füsun Önal - Senden Başka)

Yarım yağlı süt, kakao ve toz şekeri bir cezveye koyup karıştırarak kaynatırken bir yandan da radyodan çalan eski bir şarkıya* mırıldanarak eşlik ediyordum. Cezvedekilerin kaynadığından emin olunca ocağın altını kapattım.

"...Beautiful girl. Won't you be my inspiration?Beautiful girl. Don't you throw your love around? What in the world, what in the world?" Jonas, kulağıma egzotik sesiyle şarkı sözlerini fısıldadığında irkilmiştim. Ne ara gelmişti? Duymamış ve de hissetmemiştim.

"...Could ever come between us? Beautiful girl, beautiful girl." Çenesini omuzuma yerleştirdi ve ellerini karnımın üstünden geçirerek sırtımı göğsüne yasladı. Sıkı tutmadığı için karnım acımamıştı ama hareket alanım kısıtlanmıştı.

"... I'll never let you down. Won't let you down." Şarkının kendisi ve sözleri güzeldi ama şarkıyı onun bana söylemesi daha da güzel ve özeldi. Enseme dudaklarını bastırdığında karnım heyecanla kasılmıştı. Titreyen ellerimi önümdeki bitter çikolataya uzattım ve neredeyse bayılmama neden olacak bu durumu sakince karşılamaya çalıştım.

Bitter çikolatayı küçük parçalara ayırıp kaynayan su buharı üzerinde yer alan ayrı bir kapta benmari usulü erittim. Tam fincanlara uzanacakken Jonas'ın elleri benden önce davrandı ve fincanları önüme koyup sütün paketini açtı. Tüm bunları yaparken bedenini bedenimden ayırmamıştı.

Yeniden elleri belimdeki yerini aldığında içimdeki heyecanı bastıramıyordum. Nefesini tenime üflediğinde bedenim gerilmiş, tüylerim şaha kalkmıştı. Sıcak nefesi tenime işlerken birkaç derin soluk alıp vererek kalp atışlarımı düzene sokmaya çalıştım.

Kısık sesli kahkahası kulaklarıma dolunca kıpırdandım ve sütü alıp fincanlara paylaştırdım. Üzerine eritilmiş sıcak çikolatayı ekleyip, karıştırdıktan sonra kirlileri lavabonun içinde çalkalayıp bulaşık makinesine koydum.

"Şimdi, şarkı değişecek. Dans et benimle." Beni kendine çevirdiğinde şaşkınca ona baktım.

"Şimdi mi? Burada mı?"

"Evet. Şimdi ve burada." Gülümsedim. Birkaç gün önceki repliklerimiz tekrarlanarak yer değiştirmişti.

Beni kendine çekip bir elimi omzuna koydu. Diğer elimi tutup boştaki elini de belim ve sırtım arasına yerleştirdi. Şarkı kulaklarıma dolunca gülümsedim. Yaşadığımız durgun ana karşın şarkının eğlenceli bir havası vardı. Ve tüm bunların dışında fark ettiğim bir şey daha vardı. Jonas'ın gitgide Türkleşmesiydi. Garipti. Hem de fazlasıyla...

"...Senden başka, senden başka. Gözüm görmez hiç kimseyi. Senden başka, senden başka. Duymamam ben hiç kimseyi. Senden başka sevemem ben hiç kimseyi. Olamam senden başkasıyla..." Mutfağın ortasında garip hareketler eşliğinde dans ederken kahkahalarımız dört duvar arasında can buluyordu.

"Beautiful girl." Diyip, belimdeki elini çekti ve omuzundaki elimi uzaklaştırıp beni kendi etrafımda birkaç tur döndürdü. Aniden beni kendine çevirdiğinde yüz yüze geldik. Şaşkınca ona bakarken Jonas, serseri bir şekilde gülümsedi.

Sersemlemiş halde gülümsemesine bakarken kendimi tutamayıp parmaklarımın ucuna yükseldim ve gamzesinden öpüp geri çekilecekken buna izin vermeyip dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Nefessiz kalana kadar süren bu öpücük ayaklarımı yerden keserken geri çekildiğinde heyecandan saçmalama neden oldu.

BİRSAM | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin