(Bölüm Şarkısı: Adventure Club & Delaney Jane - Limetless)
Giray, üstümden kalktığında neler olduğunu anlamaya çalışırcasına ona bakıyordum. Tutku ve Martha, ellerinde silahlarla hemen Giray'ın arkasında duruyorlardı. Hilde ve Pamir'de dolabımın iki yanında ellerindeki silahlarla cama doğru pozisyon almışlardı. Ve Jonas. Odamın kapısının orada elinde silahla içeriyi kolaçan ediyordu. Tanrım! Neler oluyordu? Neden herkesin elinde silah vardı? Ve neden herkes pozisyon almıştı? Kalbim maraton koşucularına taş çıkaracak şekilde hızla atarken Giray'ın koluna dokundum.
"Giray, neler oluyor?"
"Saldırıya uğradık."
"Ne! Ne saldırısı?" Giray, eliyle ağzımı kapatıp, "şş, sessiz ol. Duyacaklar, şimdi. Yakalanacağız, sonra." Dedi ve geri çekilip arka cebinden çıkardığı silahı elime tutuşturdu. "Kendini koruman için."
"Ne? Hayır! Ben... Ben silah falan kullanamam." Diyip silahı geri Giray'ın eline tutuşturmaya çalıştım ama buna izin vermedi. Bileğimden tutup beni kendine çekerek silahı zorla yeniden elime tutuşturdu ve eliyle elime baskı uygulayıp gözlerimin içine bakarak konuştu.
"Her şeye karşı hazırlıklı ol ve kendini savun! Yarın bir gün savcı, hakime ya da her ne sikim olacaksan kendini korumak adına ruhsatlı bir silahın olacak, zaten! O yüzden şimdiden buna alışsan iyi edersin!" Giray'ı ilk defa bu kadar öfkeli ve bana karşı hem kaba hem de ağzı bozuk şekilde konuşurken görüyordum.
"Yapamam." Mırıltım Giray'ı sinirlendirmişti. Canımı acıtacak şekilde bileklerimi sıktı.
"Yapabilir misin, diye sormadım Mahur! Yapacaksın! Yapmak zorundasın!"
"Canımı acıtıyorsun, Giray!"
"Siktiğim ellerini hemen ondan uzaklaştır!" Jonas'ın öfkeli fısıltısıyla bakışlarım onu buldu. Giray, Jonas'ın komutunu bekliyormuş gibi hemen ellerini bileklerimden çekti. "Sikik hareketlerine son ver! Onu korkutuyorsun!" Jonas yanımıza geldi. "Kapının oraya geç! Ben onunla kalırım!" Giray ve Jonas arasında geçen soğuk bakışmaya Pamir, kısık sesiyle müdahil olup son verdi.
"Sakin olun, lan! Yakalatacaksınız, şimdi hepimizi! Giray sen de kapının oraya geç. Jonas, Mahur'u koruyacaktır."
Giray, bana mahcup ve özür dileyen bir bakış atıp Jonas'ın yerine geçtiğinde Jonas bileğimi tutup Giray'ın acıttığı yeri okşadı. Şaşkınca ona bakarken ve ne yaptığını anlamaya çalışırken elinden vücuduma elektrik yayılıyormuş gibi bir his bedenimi etkisi altına aldı ve karnımdaki kelebekleri uçuşturdu. Son zamanlarda neden bana yakın davranıyordu? Ya da neden, yanlış anlamama neden olacak hareketlerde bulunuyordu?
"Acıyor mu?"
"Hayır." Evet. Birkaç saniye yüzümü inceleyip geri çekildi. Koluna dokundum. "Jonas." Bana döndü. "Onlar kim? Ve ne istiyorlar?" Kolunda olan elime bir bakış atınca elimi geri çektim.
"Bilmiyorum." Bakışları donuklaştı. Yalan söylüyordu. Bilmese hepsi silahlı bir şekilde ve savunmaya hazır bir pozisyonda burada ne yapıyorlardı, o zaman? Ayrıca, bu silahları nereden bulmuşlardı?
"Pekâlâ, planı uygulamaya ne zaman geçiyoruz?" Martha'nın dediğine kaşlarımı çattım.
"Ne planı?"
"Dikkatlerini dağıtmak için gruplara ayrılıp onları pusuya düşüreceğiz." Bakışlarımı Tutku'dan Jonas'a çevirdim.
"Öldürmeyeceğiz değil mi?" Jonas, bana yandan bir bakış attı. "Ben kimseyi öldürmem! Kanun var! Polis var! Yargı var! Adalet var!"
"Bu gece devre dışı, min skjønnhet."
"Bu da ne demek?"
"Şu demek. Bu gece kanunda, poliste, yargıda, adalet de biziz demek."
"Neden?" Kimse cevap vermedi ve ben, hesaplaşmayı sonraya erteleyerek sesizce olduğum yere sindim.
-venusdarca
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRSAM | YARI TEXTİNG
RandomHayatı oyun sanıp belli planlar ve kurallar dahilinde yönetmeye çalışırken farkında olmadan aslında, kendi içimizde kaybolup oradan oraya sürükleniyor, doğru ile yanlışı aynı mantık çerçevesi içinde arıyorduk ama unuttuğumuz bir şey vardı. Biz, birb...