(Bölüm Şarkısı/1: Sezen Aksu - Değer mi)
Dövme yaptırmak için Pamir'e ait bir dövmeciye gelmiştik. Hoş bir mekandı. Çocuklar burada dövmelerini kendileri yapıyorlarmış. Jonas'da bana dövme yapmıştı. Karnımı açamayacağım için sağ göğsümün üstüne kendi adını yazmış ve yanına yıldız çizmişti. Ben de Jonas'ın ensesine ikinci adımı İngilizce yazmış ve yıldız çizmiştim. İlk denememe göre bence gayette başarılı bir dövme yapmıştım. Sonrasında acıktığımı söyleyince Jonas, sipariş vermişti ve şimdi sabahın erken saatlerinde hamburger patates menülerinden birini yiyorduk.
Hamburgerimden kalan son dilimi cheddar peynirli sosa batırıp ağzıma attım ve gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkardım. Lokmam bitince yeniden gözlerimi açtım. Jonas, parlayan gözleri ardında sıcak bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Hey! Neden öyle bakıyorsun?" Elime aldığım birkaç patatesi yeniden sosa batırıp ağzıma götürdüğümde dudaklarım sosa bulanmıştı ve patateslerin bir kısmı dudaklarımın dışında kalmıştı.
"Yardıma ihtiyacın olup olmadığını anlamak için ve sanırım, yardıma ihtiyacın var. Ayrıca, dudaklarına değmiş olan haliyle tadını da merak ediyorum." Kaşlarımı çattım. Ağzım dolu olduğu için konuşamadım. Jonas, ellerini iki yanıma koyup üzerime eğildi ve ağzını açıp dudaklarımın dışında kalan patatesleri ısırdı. Şaşkınca ona bakarken göz kırpıp dudaklarıma bulaşan sosu diliyle yaladı ve dudağıma ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi. Kalbim heyecanla atarken sersemlemiş bir şekilde gülümsedim.
"Güzelmiş."
"Ne?"
"Senin dudaklarından yemek, güzelmiş." Utanarak bakışlarımı kaçırıp etrafta gezdirdim.
Yemekler bitince çöpleri atıp ellerimizi yıkadık. Ardından çantama uzanıp içinden telefonumu alacakken geçen gün çektirip çantamda unuttuğum vesikalık fotoğraflardan birkaçı yere düştü. Eğilip alacakken Jonas benden önce davrandı. Fotoğrafları çantama geri koyarken Jonas'da elindeki fotoğrafımı cüzdanına koydu.
"Ne yapıyorsun?"
"Seni en derinlere saklıyorum."
"Ne?"
"En değerliler en derinlerde saklanır. Ben de seni en derinlerde saklıyorum."
"Jonas..." diyip çantamı kenara koydum ve ikimizin üstünün de yarı çıplak olmasını umursamadan kucağına oturup kafamı göğsüne yaslayarak sıkıca ona sarıldım. Elleri belimdeki yerini aldığında kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Geri çekilip göğsüne bir öpücük bıraktığımda bedeni gerildi. Çenemi göğsüne yaslayıp bakışlarımı yukarı çevirdim. Gülümseyerek başını eğip bana baktı.
"Bir rüya görür gibi. Seninle bulutlara uçtuğumda. Bir ateş yakar beni. Sevginle tutuştuğumu sanırdım..." Jonas'dan uzaklaşıp laptopun radyosunda çalan şarkının sesini açtım. Sezen Aksu. Sanırım, Jonas'da Türk olma yolunda engin adımlarla ilerliyordu. Türk radyo kanalı dinlemesinin başka bir açıklaması olamazdı. Olabilirdi aslında. Giray Apak etkileri...
Şarkıya eşlik ederken farkında olmadan ritim tutmaya başlamıştım. Ayağımı sallarken kendimi serbest bırakıp ileri geri sallandım. Ayağa kalkıp kendi etrafımda dönerek elimi Jonas'ın omuzuna koydum. Şaşkınca bana bakarken elimi omuzundan aşağı kaydırıp elini tuttum.
"Jonas! Dans et, benimle!"
"Şimdi mi? Burada mı?"
"Evet! Şimdi ve burada!"
"Yağmur olur damla damla. Öperdim, öperdim dudaklarından. Bir nehir gibi çağlar. Akardım akardım damarlarından..." Jonas, bir an da beni kendine çekip ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve dudaklarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi. Gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRSAM | YARI TEXTİNG
RandomHayatı oyun sanıp belli planlar ve kurallar dahilinde yönetmeye çalışırken farkında olmadan aslında, kendi içimizde kaybolup oradan oraya sürükleniyor, doğru ile yanlışı aynı mantık çerçevesi içinde arıyorduk ama unuttuğumuz bir şey vardı. Biz, birb...