İkisinin ortasında kaldığım zaman gerilimi hissetmiştim ,hissedilmeyecek gibi değildi zaten. Seung Hyun beni kendine çektiği zaman kendimi ondan uzaklaştırmıştım. Yaptığım bu hareket onu sinirlendirmiş , Keun Suk'u ise sevindirmiş gibiydi. Şu an düşüneceğim en son şey Seung Hyun'un duygularıydı o benim duygularımı düşünmeden hareket ediyorsa ,boşanmamızı gidip bir barda arkadaşları ile kutluyorsa benim onu düşünmem gerekmiyordu. İkisine göz ucuyla bakıp odadan ayrıldığımda,gerginliğin hâlâ devam ettiğini biliyordum ama artık umrumda değildi. Şirketin çıkışına doğru ilerlediğimde güvenlik görevlisinin bana seslenmesi ile duraksamış ve merakla ona bakmıştım. Bir iki adımla bana ulaştığında elinde bulunan kutuyu uzatmış ve saygılı bir biçimde başını öne eğmişti. Kim olduğunu sormadan ayrıldığında,etrafa kısa bir bakış atmış ve kutuyu sıkıca tutup arabaya ilerlemiştim. Arabaya bindiğimde kucağıma bıraktığım büyük kutuyu,dışardan biraz incelemiştim. Bunu şirketden biri ya da üst sekmede bulunan ınsanların gönderdiğini düşünüyordum. Öyle olmasa isimsiz bir kutuyu kimse hele ki bir güvenlik görevlisi bana getirmezdi. Parmaklarımı siyah ve parlak olan kutuda gezdirirken üzerinde kendi yansımamı görebiliyordum gerçekten harika bir görünümü vardı. Daha fazla dayanamayıp kutuyu açtığımda,siyah ve şifon bir elbise beni karşılamıştı. Elbiseyi kutudan çekip aldığımda siyah bir kart kutunun dibinde kalmıştı. Gözlerim,kart ve elbise arasında mekik okurken kartı almıştım.
"Bu elbiseyi giy ve yazılı olan adrese gel Ash He."
Alayla sırıtıp başımı olumsuz bir şekilde salladım. Ne yani,kim olduğunu söylemeden bana bir elbise yollayıp onunla buluşmamı isteyecek ve ben de gidecek miydim? Kartı ve elbiseyi yan koltuğa fırlattığımda kartın yere düşmesi ile sinirlenip uzanmış ve kartı almaya çalışırken olduğum yerde kalmıştım. Kartın arka kısmında yazılı olan lakap bunu bana kimin gönderdiğini söylüyordu.
"KRAL"
Kartı elime alıp küçük çaplı bir kahkaha atmış ve boşta bulunan elimle direksiyona vurmuştum."Egoist,sen bir egoistsin. Sana kral olduğunu kim söyledi ki? Sana bu cesareti kim verdi?"
Kendi kendime konuşurken dikiz aynasında bakışlarım sabitlenmişti. Bunu sorgulamak için baya bir yıl geç kalmıştım. Yanda duran siyah elbiseyi elime alıp göz ucuyla incelediğimde bana ilk defa benim zevkim olan bir hediye aldığını fark etmiştim. Kral istiyorsa biz de giderdik. Kartı alıp torpidoya attıktan sonra elbiseyi kutuya yerleştirmiş ve arabadan inip odama ilerlemiştim. Asansör yokmuşcasına bütün merdivenleri çıktığımda kendi beynimi sorgulamadan edemiyordum. Odamın kapısını hızla açtığımda içeride gördüğüm manzara neden bilmiyorum ama beni oldukça rahatsız etmişti. Seung Hyun, beni gördüğü zaman elinde bulunan çerceveyi yavaşça yerine bırakıp bana dönmüştü. Düğünden kalan mutlu bir kareydi,aslında o zaman bile o kadar huzursuzdum ki,kendi hayatımdan kaçıyordum çünkü. Karşısına oturup kutuyu masaya bıraktım ve kollarımı göğsümde birleştirip bana bakmasını bekledim. Lakin Seung Hyun ben burada yokmuşum gibi davranıyordu. Gözünde kalan yaş birikintisini sildiğinde bile halâ bana bakmıyordu.