"Sırılsıklamım şimdi. Yüzümdeki boyalar aktı gözümün altından kayıp giden karartılar var. Dudağımda bana ait olmayan tüm renkler silindi. Yanaklarım iki avucunun içerisine yerleşmek istiyorlarmış,kulağıma öyle fısıldadılar. Başım zor tutuyor kendini. Göğsünü özlemiş. Hele ki saçlarım,her bir telinin arasında gezinmesini özlediği parmak uçlarını bekliyor. Dudaklarım yağmur damlaları yerine senin dudakların ile mühürlenmek istiyor. Bir daha bir dudağın açamayacağı kilitle esir olmak istiyor. Bana söz verdiler senden ayrılmayacaklar Seung Hyun."
༄
Evde yankılan zil sesi ile kollarımızı bir anda kendimize çektik. Olanları sanki yeni yeni fark ediyormuş gibi. İçimi kaplayan bu his,suçluluk hissi. O kapının açılmasını istemiyordum. Ji, düşüncelerime son vererek ayağa kalktı. Bir kolunu tutarken yavaş adımlar ile kapıya ilerliyordu. Ellerimi başımın iki yanına koyup kendimi arkaya doğru bıraktım. Ben yine yapıyordum,kendimi cehenneme teslim ediyordum."Ash nerde!? Onun burda olduğunu biliyorum. Onu zorla tuttun burda değil mi? Şerefsiz!"
Duyduğum ses ile hızla ayağa kalktım,kalbimin ritmi anında artmıştı. Oraya gidip gitmemek arasında kalırken,kendimi kapının önünde bulmuştum. Cılız ve suçlu bir sesle ona seslendim. Bana endişe ve korku ile bakıyordu. Özür dilerim sevgilim.
"Seung Hyun?"
Etrafıma aniden dolanan kollar ile gözlerimi kapatıp ona karşılık verdim. Ellerimi yavaşça saçlarına çıkarıp orda durmasını sağladım. Beni kolumdan tutup peşinden sürüklerken,kapının yanında durup Jiyong ile göz teması kurdu. Bir şey demesine gerek yoktu,bakışları ile her şeyi anlatmıştı. Jiyong muzipce sırıttı bu hareketi tanıyordum. Hoşuma gitmeyen bir şey yapacaktı,büyük bir zevkle. Gözleri beni bulduğu an yutkunmadan edememiştim.
"Teşekkür ederim Ash,yaptıkların çok iyi geldi."
Bu söyledikleri, Seung Hyun kesinlikle yanlış anlayacaktı. Daha doğrusu yanlış bir şey verdi ben onunla evliyken gelip burda ona sarılmıştım. Özlem gidermiştim.
Gözlerimi karanlığa açtığımda elimi komidine atıp aklımda bulunan zaman kavramını çözdüm. Telefonda gördüğüm saat bana gece suları olduğunu iletmişti. Karnımın üzerinde bulunan elin sahibine gözlerimi çevirip elimi elinin üzerine koyarak ona eşlik ettim. Bu adamın bakışları dergilere bile konu olmuştu,uyurken görseler o bakışları unuturlardı eminim. O kadar güzel uyuyordu ki kendimi gecenin bir yarısı onu izlerken buluyordum. Bana tek bir soru bile sormadan eve getirmişti. Sadece uyurken özür dilerim diyerek alnımı öpmüştü. Seung, genelde dudaklarım yerine alnımı tercih ederdi. Ona göre alnımdan öptüğü zaman beni kendine ait hissediyormuş. Ne zarif bir sevgi.
Uyku düzenim o kadar bozulmuştu ki gecenin bir yarısı uyumama rağmen sabahın erken saatlerinde kalkmıştım. Bahçenin ortasında bulunan oturma gurubunun birine kendimi bırakıp başımı yavaşça arkama attım. Bu hareketi yapmam ile onunla göz göze gelmiştim. Dağınık saçları ve torblaşmış göz altları ile bana bakıyordu. Tanrım ne kadar karizmatik.
İçinde bulunduğum durum beni her an delirtebilirdi. Şirket, ah bu şirket! İdoller arası bir yemek veriyordu. Tekrarlıyorum idoller arası lakin Seung Hyun beni götürmekte oldukça ısrarıydı. Aynanın karşısına geçtiğimde kendimi bir müddet izlemeye başladım. Siyah saçlar, bu saçlar ile kendimi sevemiyordum. Tekrar sarıya boyatmayı aklıma not edip elime far fırçamı aldım. Parıltılı olan gri fara,fırçamı sürterek göz makyajıma başladım. Uzun olan kirpiklerimi biraz daha belirgileştirmek adına sürdüğüm rimeli kenara bırakıp kırmızı ruja uzanırken omuzumda hissetiğim el ile irkilerek aynadan onunla göz göze geldim.
"Onu sürmek istediğine emin misin Ash? Herkesin içinde dudaklarına yapışmak istemem. Prensip meselesi anlarsın ya?"
Boydan aynanın karşısına geçip bir eksiğim olup olmadığına bakıyordum. Kırmızı saten,derin yırtmaçlı bir elbise. Kollarının uzun ve ispanyol tarzda inmesi oldukça hoşuma gitmişti. Elbisem ile aynı renkte olan ayakkabılarımı giyip dalgalı saçlarımı arkama atarak köprücük kemiklerimi ortaya çıkarmıştım. Belime dolanan eller ile gülümsedim. Tanrım! Bu gerçek miydi? Neden üzerine giydiği her şey ona özelmiş gibi duruyordu.
Uzun bir yemek masasının en orta kısmında oturuyorduk karşımızda ise sevgili çiftimiz Kiko ve Jiyong. Kiko'nun gözleri sürekli üzerimdeydi. Sebebini söylemeye veya tahmin etmeye gerek yok. Jiyong ve benim hakkımda çıkan haberler. Kiko elinde bulunan şarabı bir dikişte içtiğinde gözlerini bende ve Seung Hyun'da gezdirmeye başladı. Sesini ayarlamadan konuştuğunda gözler üzerimize çevirilmişti.
"Ah! Ash,ilişkiniz nasıl gidiyor? Kocamı kafeslemeye çalışırken zor dönemler geçirdiğini duydum. Sizi etkilemiş olmalı."
Muzip bir sırıtış ile kadehi sertçe masaya koydu. Jiyong'un çenesinin kasıldığını gördüğümde yanımda bulunan adama bakmak dahi istemiyordum kim bilir ne haldeydi? Seung Hyun'un elinin masanın altından tutup yavaş yavaş okşamaya başladım. Onu kaybetmek istemiyordum, hızla Kiko'ya dönüp cevap vereceğim sırada sevgili başkanımız konuya dahil oldu.
"Jiyong! Jiyong! Bazen eş seçimin senin sana uygun olmadığını düşünüyorum. Böyle bir yenmekte bile senin yanına yakışmak yerine mahalle kadınları gibi davranıyor."
Bu konuşma hepimizde şok etkisi yaratırken,elimi tutup masaya koyan Seung Hyun biz mutluyuz imajı çiziyordu. Yavaş yavaş nefesim düzensizleşirken içimde bulunan korkuyu def etmeye çalıştım. Olmuyor.
"Oysa ki,Seung Hyun hepimizi şaşırtarak harika bir evlilik sürdürüyor. Ah! Birde kırk yaşından önce evlenmem diyordu."
Lütfen! Konuşmayı kes artık,bu adam ne zaman iyi şeyler söylerdi merak ediyordum. Terlediğimi hissediyordum başımı eğip gözlerimi kapattım. Lakin üzerimde beni izleyen gözler olduğunu hissediyordum. Arkamda ise birinin nefesini,son tanıdık bir ses.
"Karımın söyledikleri için üzgünüm. Aramızda bulunan buzları bir dans ile eritmeye ne dersin Jang Ash He?"
Gözlerimi açıp hızla arkamı döndüğümde, yine o kötü gülüşü gördüm. Dün gördüğüm adam ve bugünkü yine kandırmıştı beni. Yine olamadığı gibi görünmüştü ve az kalsın ben ona inanıyordum. Lanet olsun!
Slow bir şarkı ile dans ediyordum. Jiyong,kibarlık adı altında Seung Hyun'u sinir etmek istemiş ve beni dansa kaldırmıştı. Seung Hyun ise insalara güvensizlik gibi göstermemek adına bu dansa izin vermişti eminim. Belimde bulunan elini daha çok sıkılaştırıp, bedenlerimizi birleştirdiği an ondan hızla ayrıldım. Güvende hissettirmiyordu.
Mide bulantısı bahanesi ile yemekten ayrılmak istemiştim. Başkan ise anlayış göstermiş,Seung Hyun alkollü olduğu için bizi şöförüyle eve göndermişti. Sinirli bir şekilde elbiseyi çıkarmaya çalışırken kapının açılma sesi ile konuştum.
"Şu fermuarı indirip bana büyük bir iylik yap Seung."
Saliseler içinde arkama geçen adamın soğuk ellerini fermuarın açıldığı bölgede hissederken istemsizce gerilmiştim. Elinin olduğu bölgeyi öpücük ile buluşturken elini karnımın üzerine koyup vücutlarımızı birleştirdi. Kulağımın altına doğru bir öpücük bıraktı ve sonra bir fısıltı.
"Artık seni tamamen istiyorum Ash!"
Bir sonraki bölüm smut olabilir. Smut isteyen ve istemeyen yorumda belirtebilir. Sizlerden oy isteyeceğim beni kırmayınız. Okuduğunuz için teşekkür ederim.🌼