36.Bölüm;Kurban oldum ben yaşamım boyunca.

524 28 15
                                    

Aşağılık bir yalancıydım ve bir o kadar da sahtekar etrafımdakilere. Mutluluk büyüsünün yapılmış bir iksirini içmiştim belki de. O iksirin etkisiyle mutlu sanıyordum kendimi. Hayatımın asıl en büyük kazası senin ruhuna çarpmak oldu Jiyong.

                                            ↬

Cidden neden sürekli böyle yapıyordu? Onun bir karısı,benim ise bir kocam vardı. Artık birbirimize ait değildik. Daha doğrusu o hiç bana ait olmamıştı. Arkamı hızlıca dönüp,ellerini üzerimden ittim.

Hiddetli ama yavaş bir ses tonu ile konuştum;
"Jiyong,yapma! Anlamıyor musun? Biz başka insanlara aitiz. Sen böyle yaparak hem arkadaşına hem karına ihane.."

Parmaklarını dudağımın üzerine koyarak,konuşmamı böldü;
"Kiko'ya boşanma davası açtım."

Dediği şey ile bir anlığına kalbim çarpmıştı. Parmaklarını dudaklarımdan çekip;
"İyi,zaten her şeyden çok çabuk sıkılıyordun. Tıpkı beni üçüncü ayımızda aldatman gibi. Sen benim için bittin Jiyong. Ben Seung Hyun'a aşığım anlıyor musun? Aşığım."

Jiyong,kızaran gözlerini birkaç saniyeliğine tavana çevirdi. Üzülmüş müydü? Yoksa yine yalandan mı yapıyordu? Ağzımı açıp ona aklımda bulunan soruyu soracakken farklı bir ses ortamda yayıldı.

"Ash,noluyor canım? Bir sorun mu var?"
Seung Hyun,yanıma gelerek elimi tuttu ve Jiyong'a baktı. Lakin, Jiyong ona bakmak yerine arkasını dönüp kapıya ilerledi.

Seung Hyun,alaycı bir ses tonu takınarak;
"Dostum,yanlış gelmişsin banyo üst katta."

Onun konuşmasını dinlerken düşündüğüm tek şey, acaba az önce dediklerimi duymuş muydu? Yoksa yine yanlış mı anlamıştı? Bu çekişmelerden bıkmıştım artık. Korkulu gözler ile onu izlerken benim aksime sevecen bir hava takındı.

"Ben de sana aşığım."

Nihayet,evimiz kalabalıktan kurtulmuştu. Elimde bulunan su dolu bardakla yatak odasına girip,telefonla uğraşan kocama baktım. Dikkatliydi, Seung Hyun'da sık görmediğim bir ruh hali. Suyu komodinin üzerine koyup,siyah yorganın altına girdim ve telefona bakmaya çalıştım.

Meraklı ve sevimli bir ses tonu ile;
"Sen neye böyle dikkatli bakıyorsun hayatım?"

Seung Hyun bana dönmeden ciddi ve duygusuz bir ses tonu ile cevap vermişti;
"Jiyong ve Kiko boşanıyorlar. Jiyong,az önce twitterdan bir yazı paylaşmış."

Komodinin çekmecesinde bulunan el kremini alırken patavatsızlığıma yenik düştüm.
"Biliyorum, ama bu kadar çabuk duyulacağını tahmin etmemiştim."

Ne dediğimi yeni farkına varırken, Seung Hyun gözlerini yavaşça telefondan kaldırıp yüzünü tamamen bana döndü.
"Bildiğim kadarıyla senin görevin artık Ceoluk,asistanlık değil. Sen nerden biliyorsun?"

Kremi ellerim ile buluşturup masaj yaparken cevap verdim;
"Sen gelmeden önce mutfakta onu anlatıyordu. Yanlış anlama sakın, ben felan sormadım kendi açıklama yaptı. Sanırsam hâlâ ona döneceğim hakkında umudu var."

Seung Hyun,baş parmağını çeneme koyarak gözlerimizi buluşturdu. Gözlerinde bir beklenti,belli belirsiz bir korku vardı.
"Peki ya senin, ona dönmeye yetecek sevgin var mı? Önemli olan bu Ash He."

Dediği şey beynimde bir süreliğine düşünme oluşturmuştu. Gözlerimi yatağa indirip,aklımda bulunan düşünceleri dinledim. Benim ona dönmek için yeterli sevgim var mıydı? Hâlâ onu mu seviyordum? Seung Hyun'un verdiği güveni sevgi olarak mı yorumluyordum? Bilmiyordum.

Seung Hyun,çok düşünmemden rahatsız olacaktı ki parmağını yavaşça çenemden çekti. Yüzünü görmüyordum ama sesinde bulunan gücenmişliği hissediyordum.
"Anlıyorum. Ben uyuyorum Ash. İyi geceler sana."

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Gram uykum yoktu ya da düşüncelerim engel oluyordu. Yanımda masumca yatan adama döndüm, onu hakkediyor muydum? Şu an Jiyong'u düşünmem ona ihanet sayılır mıydı yoksa ihanet sadece fiziksel mi olurdu? Yataktan yavaşça kalkarak dolabın önüne geçtim, dikkatli tavırlar ile altta bulunan çekmeceyi açıp eski albümü aldım ve bahçeye ilerledim.

Jiyong ile olan fotoğraflarımıza bakıyordum,ne kadar mutlu görünüyorduk ama değildik.

Ben onun yanında mululuk taklidi yapıyordum o ise bundan tatmin oluyordu. Son fotoğrafa uzun uzun baktım bir fotoğrafa ne kadar uzun bakılırsa o kadar çok baktım. Jiyong'un kollarının arasında uyurken onun çekmiş olduğu bir selfie.  Onu özlüyor muydum? Peki ya içerde uyuyan adam, ona karşı nasıl bir  duygum vardı?

Odaya geldiğimde albümü aynı yerine koydum, içimde bulunan ses hiç iyi şeyler söylemiyordu. Lakin inatla yapmak istiyordum,pijamalarımla olmamı aldırış etmeden üzerime siyah uzun hırkamı geçirdim.

Garaja girip ses yapmak istemiyordum, ne olur olmaz. Kapının önünde bulunan arabaya binip,büyük bir tedirginlik ile çalıştırdım. Çok iyi bildiğim adrese doğru ilerlerken naptığımı düşünüyordum. Yanlış yapıyordum çok büyük bir yanlış.

Nihayet görkemli eve giriş yapmıştım,arabayı park edip yavaş adımlarla kapının önüne geldim. İlk önce şifreyi girmek istedim ama değiştirdiyse alarm çalabilirdi. Peki ya o kadın evdeyse? Ben bunlar ile aklımı bulandırırken aniden açılan kapı dikkatimi oraya yönlendirdi. Jiyong! Kendimi aniden kolların arasında döner bir vaziyette bulurken yaptığım tek şey boynuna kollarımı dolamak olmuştu.
Yanlış yapıyorsun Ash,orası cehennem.

 Yanlış yapıyorsun Ash,orası cehennem

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yeni bölüm geldi.🌼💆🏻‍♀️ Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Expensive Life | KJYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin