Seungri'nin ettiği laf ile yüzümde duran ellerimi yavaşça indirdim,gözlerim meraklı bir şekilde açıldı. Ellerimi soğuk zemine bastırıp kalkmaya çalıştım. Seungri anlatmak istiyordu peki ya ben duymak istiyor muydum? Bilmiyorum.
Seungri yere eğilip gözlerimin içine baktı ruhsuzca,bakışları bile beni böyle korkuturken anlatacaklarını dinleyebilir miydim? Uzun parmaklarını kollarıma sabitleyip beni incitmekten korkar gibi kaldırdı ve çalışma masasının karşısında duran kahverengi deri kanepeye götürüp oturmamı sağladı. Oturmamı sağladıktan sonra kendi bir müddet ayakta kaldı,etrafa bakınıp kahve tonunda ki duvarda bulunan daire şeklinde bir düğmeye bastı. Düğmeye basması ile duvarın içinde bulunan aparattan mini mavi camlı bir buzdolabı çıktı. Kapağı açıp raftan bir cam şişe alıp dolabı eski konumuna getirdi. Başıma dikilerek suyu bana uzattı, şu an cidden ihtiyacım vardı. Elimi uzatıp şişeyi aldım ve soğuk suyun boğazımı ıslatmasına izin verdim. Yanıma oturup yüzünü bana çevirdi daha sonra bir şey düşünür gibi yaptı ve karşısında duran boşluğa gözlerini dikti. "Alia Ji hyungun eski sevgilisi bunu sadece ben biliyorum. Alia benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Bir gün bahçede oturmuş sohbet ederken hyung geldi. O günden sonra ikisinin arasında duygusal bir şeyler yaşandı. Sevgili olduklarını öğrendiğimde gruptakilere haber vermek istedim ama Alia bunu engelledi bizim hayat şartlarımızı biliyordu eğer fazla kişi bu ilişkiyi bilirse bu ilişkinin bitmesi hakkında inançları vardı. Onun dediği gibi yaptım kimseye haber vermedim." Zorlu ve sesli bir yutkunmadan sonra devam etti;" Bir gün Ji Hyung ile barda takılırken bizi arayıp yanımıza gelmek istedi. Hyung o rahat etsin diye mekanı kapatırıp etrafı temizletti. Aradan yarım saat geçti geçmedi Alia arayıp yolda kaldığını arabasının bozulduğunu söyledi. Ji Hyung personellerin başında durmak istediğini söyleyerek Alia'nın yanına beni gönderdi. Yolda onu arayıp tam olarak konumu istedim. Arada yarım saat geçti geçmedi onun olduğu konuma geldim. Onu gördüğüm an gülerek kornaya bastım tam an doğru gelecekken arkadan hızla gelen araba ona çarparak hızlıca geçti. Hızlıca arabadan inip yanına gittim ama çok geçti,ölmüştü.Detayları boş ver Alia benim yüzümden öldü işte en oraya daha erken gitsem o araba ona çarpmayacaktı. Ji Hyung o ölümden sonra depresyona girdi. Aradan zaman geçti çok zaman bir gün Alia'nın mezarından çıkmış eve giderken seni gördüm ilk olarak hayal sandım ama değildi eğer öyle olsaydı o kadar güzel olamazdı. Seni takip ettim,hakkında her şeyi öğrendim.Seni Ji Hyung'a anlattım,seninle biraz olsun mutlu oluyordu. Seni şirkete sekreter olarak ben aldırdım her şey planlıydı. Başkan seni görmüş ve şirkete yeni bir imaj katacağını düşünmüş yalanını ortaya attık ama hesap etmediğimiz şeyler oldu. Bir gün pratik odasında oturmuş dinleniyorduk. Seung hyung duş almak için ayaklandı,o gittikten sonra yerde kalın bir defter fark ettim. Uzanıp aldığımda kapağındaki "özel" yazısı dikkatimi çekmişti. Defteri heycanla kaldırıp diğerlerine gösterdim. Bir süre sonra hepsi merakla başıma toplandı. Dae okumamızı istemedi. En sonunda defteri açtım ama açmam ile büyük bir şoka girdim. Defterin ilk sayfasından itibaren sen vardın. Anlık çekilmiş fotoğrafların,şirkette,cafede, evinde, otoparkta her yerde. Seninle ilgili hayaller,anılar,gözlemler. İşte hesap etmediğimiz şey buydu. Seung hyung sana aşık olmuştu. Garip öyle değil mi? Bizim hercai Choi Seung Hyun aşık olmuştu. Hayatımda ilk defa Ji hyungun gözünde hırs gördüm. Tıpkı bir deli gibi bakıyordu. Sana böyle davranmasının tek sebebi hırs seni kaybetmek istemediği için bir psikopat misali korkuttu başkasına gitme diye ama işe yaramadı."
Bu olanları zihnim daha ne kadar kaldırabildi bilmiyorum korku ve şaşkınlık içinde kanepeden kalkıp hızlıca odadan çıktım. Merdivenin başına geldiğimde son kez tabloya baktım. Böyle bir olayın olması imkansızdı.
"Ash?"
Arkamdan gelen ses ile olduğum yerde kaldım.Jiyong da benim ruhumun kusurlu tarafına ayna tutuyordu aslında. Mutlaka bir lekem vardı ki Jiyong ile bataklıkta debelenirken,cennetin eşsiz bahçelerinde yaşıyormuş taklidini iyi becerebiliyordum. ~Jang Ash He~