Keyifli okumalar🍷
Seung Hyum ne dediğini farkında mıydı?Ben ne yapacağımı bilemezken yanağımda ince bir sızı hissettim.Evet! Bu acıyı hissettiren Jiyong'tu,yediğim tokat ile tepkisiz yerde dururken.Seung Hyun ona doğru yönlendi ve sesten anladığım kadarı ile ona yumruk attı ve ekledi."Onu bu yüzden kaybettin pislik."Yerden kalkmaya çalışırken Seung Hyun koluma girip beni ayağa kaldırdı.Burnumdan akan kanı hırkam ile sildim ve Jİ'ye yaklaşıp hem hırkamın cebinde olan ultrason fotoğrafını avucuna bırakıp arabaya ilerledim."Ölen bir bebeğin fotoğrafına ihtiyacımız yok.Zaten yaşayan bir bebeğimiz var." Kiko'nun bu laflarını açık olan araba camından duymuştum.Tırnaklarımı avucuma geçirip ağlamamaya gayret ettim.O an içimden yemin ettim. Bundan sonra güçsüz Ash yoktu. Choi Seung Hyun'un eşi Jang Ash He vardı.Her şey bitti Jiyong "SEN"bile...
Aradan bir ay geçmişti.Seung Hyun ile evlilik hazırlıkları yapıyordum.O günden sonra çok şey değişti en çokta ben... Şirketin yeni CEO'su olmuştum,eskiden bana çöp gibi davrananlar şuan peşimde dolaşıyordu.Ji ile karşılaşınca sanki onunla hiçbir şey yaşamamışım gibi davranıyordum.Kalbimi acıtıyor muydu?Eskisi kadar değil.Giyim tarzım bile değişmişti.Bordo önü açık gömleğim, siyah dar kumaş pantolonum ve gömleğimle aynı renkte olan sitilettolarım ile odamdaydım. Yeni odam caddeye bakıyordu,üstelik gayet büyüktü.Pencereye gözlerim takıldı.Bu ben olamazdım!Bu giyiniş,makyaj,gözlerim bile bir farklı bakıyordu sanki.Özellikle saçlarım,elimi yavaşca saçlarıma çıkardım.Siyaha boyatmıştım. Ji en çok saçlarımı severdi sarı saçlarımı.Gözlerim dolunca aniden kendimi odanın dışına attım.Karşıma Seung Hyun çıkınca boynuna atlayıp ona sarıldım. O günden sonra asla ağlamadım.Bundan sonra da asla ağlamayacaktım.Seung saçımı okşadı."Benim sevgilim beni özlemiş."Gözlerimi açıp ayrıldım."Özledim tabi ki." Yüzüğümün bulunduğu elimi kaldırıp öptü.Şirkette kimse kalmamıştı o yüzden rahattım.Yüzümün her zerresini öpüp gülümsedi."Çantanı al ve aşağıya gel bekliyorum." dedikten sonra hızla aşağıya indi.Odama girip masayı hafif topladım ve bilgisayarı kapatıp çantamı elime aldım.Kapıdan çıkıp asansörün önünde beklemeye başladım fazla yavaştı.Merdivenlerden aşağıya inip tam çıkışa gelirken telefonumu unuttuğumu farkına vardım.Hızla merdivene yönelirken büyük bir gürültü ile ayaklarımın ucuna biri düştü.Yüzü bana doğru dönmüştü.Kiko!Bacaklarından kan akıyordu ben ise korku ile geriye bir adım attım.Yavaş bir şekilde elini uzattı."Yardım et."
Geç geldi üzgünüm...