BÖLÜM-48

235 6 4
                                    

Sabah babam ve Kayra'yla kahvaltı yaptıktan sonra hızlıca evden çıktım. Kayra'dan zor kurtulmuştum. Kayra ve Toprak aynı ortama gelmesin diye gösterdiğim çabayı hiçbir şeyde göstermiyordum. Kayra Toprak'ı tanıyacaktı ve her şey sarpa saracaktı..

"Günaydın aşkım"

"Günaydın" dedi ve ben arabaya binmeden çalıştırdığı arabayı sürmeye başladı. Öne, Toprak'ın yanına biniyordum. Babamın görmesi hoş olmayacağından hızla ayrılıyorduk evden.

"Naber?" dedim radyoyu açarken.

"İyidir, seni sormalı."

"İyiyim"

"Özge, çıkışta işin var mı?"

"Neden?"

"Ev baksak artık bana?"

"Eve mi çıkacaksın?" diye sorarken moralimin bozulduğunu anlamıştı.

"Otel köşelerinde nereye kadar?"

"Haklısın tabi.. Bakalım."

"Özge? Bozuldun mu?"

"Yok, haklısın yani."

"Sen bozulmuşsuun"

"Hayır bozulmak değil de üzülmek işte.. Senin gelmediğin gece ben nasıl uyuyacağım?"

"Bensiz bir şeyler yapabilmeyi öğrenme yaşına geldin Özge." derken şaka yaptığını biliyordum ama üzülmüştüm işte.

"Ben sensiz hiçbir şey yapmak istemiyorum. Hatta elimde olsa okulda, evde, gece-gündüz hep yanımda ol istiyorum.."

"Kızım hayatını bana mı bağladın? Benden başka işin gücün yok mu?" diyerek dalga geçmeye devam etti.

"Benim yok. Senden başka hayatım da geleceğim de yok.."

"Hayır Özge var. Bak okulun var, önemli bir sınavın var."

"Umrumda değiller ki. Umrumda olan sensin. Sensiz bir geleceği ne yapayım ben?"

"Vay bee hayatın olmuşum, haberim yok."

"Haberin yok mu? Belli değil mi sence? Yoksa senin de böyle değil mi?"

"Dalga mı geçiyosun?"

"Hayır aşkım. Bir soru sordum sadece."

"Ösym bile bu kadar salak sorular sormuyo Özge."

"Neresi salak sorumun ya?"

"Bu soruya cevap falan vermem ben"

"Verecek cevabın bile mi yok?"

"Ne alaka ya?"

"Hani üç yanlış bir doğruyu götürmesin diye boş bırakılır ya sorular.. Neyse Toprak, tamam. Ben sormadım böyle bir soru tamam mı?" dedim ve kafamı cama çevirdim. Yağan yağmur gittikçe hızlanıyordu.

Beklemediğim bir anda Toprak sağa geçip feci bie fren yaptı. Kemer takmış olmama rağmen uçacakmışım gibi hissettim ve Toprak'a baktım.

"Noluyoruz ya?!"

"Özge! Amacın ne ya? Niye salak salak triplere giriyosun? Bildiğin soruların cevaplarını bana neden soruyosun??!"

"Topr.."

"Kesme sözümü! Hani bizim eski okulda bir matematikçi vardı ya, Kemal Hoca. Derdi ya bana gerçeklerin sebebini sormayın, bir yerde bir şey yazılıysa sorgulamayın.. Hatırlıyor musun?"

Kafamı sallayarak evet dedim.

"Senin, benim seni sevdiğimi hatta HER ŞEYDEN VE HERKESTEN ÇOK sevdiğimi, sana deliler gibi aşık olduğumu, seni hayatımın merkezi yaptığımı ve senden başka bir şeyimin olmadığını sana kanıtlayabilmem için bir yerlerde yazması mı gerekiyor? Bir ansiklopediye mi yazdırayım? Okul kitaplarında ders olarak mı işleteyim? Anayasaya madde olarak mı ekleteyim? Ne yapayım ben daha?"

KALBİMİN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin