Evime doğru yol alırken ikimizde sessizdik. Aklıma bir anda gelen soruyla sessizliğ bozdum.
"Toprak bişey sorucam"
"Sor"
"Beni nasıl buldun?"
"Nasıl buldun derken?"
Ona doğru döndüm. Yoldan gözünü ayırmıyordu.
"Yani oraya gideceğimi nerden biliyodun ki? Tam zamanında nasıl beni o psikopatın elinden kurtardın?"
Bir an bana baktı, sonra tekrar yola. Cevap vermiyordu. Sanki ona bir şey sormamışım gibi.
"Toprak, bir soru sordum. Nasıl buldun beni? Takip falan mı ettin beni?"
Yine cevap vermiyordu. Tek eliyle direksiyonun hakimiyetini sağlarken diğer eliyle ensesini ovuşturdu. Sonra tekrar yola konsantre oldu. Beni takip etmişti.
"Sana inanmıyorum ya. O gerizrkalıdanda psikopatsın sen. Bide kızıyosun sana psikopat dediğimde."
Önüme dönüp ışıl ışıl olan yola baktım. Araba farları, trafik ışıkları, sokak lambaları ve mekanların aydınlatmaları... Saate baktım. Inanmıyorum! Ne çabuk 11 olmuştu böyle?
"Bana kahve yapman gerekecek"
"Anlamadım?"
"Bunu konuşmamız gerek Özge. Bu kadar basit değil. O şerefsizi bulmam için yardımın gerekiyor"
"Peki. Ne gerekirse yaparım"
"Kahve de dahil mi?"
"Kahve hariç."
Güldü. Kahve kokusuna bile dayanamıyordum.
Evin önüne yaklaştımızda babamın arabasını görmüştüm. Annem arabadan inerken, babam bavullarını bagajdan indiriyordu.
"Toprak dur, dur dur!"
Ani bir fren yaparken telaşla sordu.
"Noldu??!"
"Ya sakin. Bişey yok. Bizimkiler eve gelmişler."
"Yani?"
"Yani.. Eve gelemezsin."
"Pekala. Burda inmek ister misin, evin önüne bıraksam kızarlar mı?"
"Tek başıma eve gidersem daha çok kızabilirler. Saat 11."
"Hıım pekii"
Hızlandı ve evin önüne geldiğimizde babamın arabasının arkasına durdu. Annem ve babam bahçeye girmek üzerelerken durdular ve bu tarafa bakmaya başladılar. Toprak'a teşekkür edip inecek ve annemlere Batu'nun bıraktığını söyleyecektim.
Ancak tahmin ettiğim gibi olmadı. Toprak bana "hadi" diyerek arabadan indi kaldırıma çıktı. Kapıyı açıp arabadan indim. Annem ve babam hala benden tarafa bakıyorlardı.
Toprak kısık sesle bir "hadii" daha savurdu ve bahçe kapısının önüne yürüdük. Annem gülümsedi.
"Merhaba çocuklar. Nereden böyle"
"Merhaba ben Toprak. Özge'nin arkadaşıyım. Arkadaşlarla yemek yedik de saat geç olunca tek başına dönmesin diye ben bırakayım dedim"
Toprak elini önce anneme uzatıp tokalaştı. Sonra da babama el uzattı. Babam elini uzatmayacaktır diye düşünmüştüm. Çünkü arkadaşlarımdan hoşlanmazdı. Batuhan ve Egemen'le bile tanışmak istememişti. Bir tek Derin ve Burçak'ı tanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
Storie d'amoreHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...