UZUN BİR ARADAN SONRA GERİ DÖNÜŞ...
14 cevapsız arama, 13 mesaj..
Eve girerken telefonumu sessize alıp çantamın bir yerlerine sokuşturmuştum. Eve girer girmez de çantamı odama bırakıp babamın yanına koşmuştum.
Kayra, babam ve ben bir süre oturup sohbet ettik. Sohbet boyunca babamın üzerinden ayıramadım gözlerimi. Hep gözümün önünde olsun istiyordum, hiç gitmesin. Ona hiçbir şey olmasın..
Olmazdı. Olmamalıydı. Ona bu kadar geç kavuşmuşken kaybedemezdim bir kez daha. Bu defa yapamazdım. Devam edemezdim kaldığım yerden. Babamı kaybetme fikri bile beni mahvediyor, kalbimi acıtıyordu. Gözlerim dalıp gidiyordu. Her seferinde babamın bana "kızım bir şey mi oldu?" , "neyin var?" , "canın mı sıkkın?" gibi endişeli sorularıyla ya da Kayra'nın dürtüklemeleriyle kendime geliyordum. Her defasında aynı cevap.."İyiyim, yalnızca yorgunum."
Saatlerce süren sohbetin ardından saat epey geç olmuştu ve Kayra gitme kararını nihayet vermişti. Bir an hiç gitmeyecek sanmıştım. Onunla sevgiliymiş gibi davranmak, ileriye dönük planlarına dahil olmak zorunda kalmak oldukça zor geliyordu.
Kayra'yı geçirmek için arkasından gittim. Kayra babamı ısrarlarıyla yerine oturtmuş, arkamızdan gelmesine engel olmuştu. Kapıya kadar ikimizde hiçbir şey konuşmadık. O çıkarken bir anda arkasını döndü.
"Özge"
"Efendim?"
"Senin için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum.. Ama böyle devam edersen her şeyi berbat edeceksin. Kendine gel. Tamam mı?"
"Üzgünüm. Elimden bu kadarı geliyor. Babam karşımda ölümle burun burunayken.. Normal davranamıyorum. Normal olamıyorum. Elimde değil."
"Özge, baban iyi olacak tamam mı? Sadece biraz zamana ve bizim desteğimize ihtiyacı var. Seni böyle görmek onu üzüyor. Onu üzmek istemezsin değil mi?"
"Tabiki istemem. Tamam. Elimden geleni yapıcam, toparlanmaya çalışıcam ama.."
"Ama?"
"Herneyse. İyi geceler." diyip kapıyı yüzüne kapattım. Daha fazla gücüm yoktu. Ama'sı.. Toprak'tı. Onu ne yapacaktım? Ne diyecektim? Nasıl açıklayacaktım? Anlayışla karşılamayacağına emindim.. Bitecekti belki de.. Ya da babama gelip her şeyi anlatacaktı.. Babamı mahvedecekti ve..
"Özge Hanım, iyi misiniz?"
Koluna tutunarak zar zor ayakta durduğum kapıya baktım önce. Sonra kafamı çevirip karşımda endişeli gözlerle dikilen yardımcıya..
"İyiyim. İyiyim biraz başım döndü sadece.."
Bir cevap beklemeden babamın yanına gittim. Televizyonu kapatmış salondan çıkıyordu.
"Babacım?"
"Prensesim"
"Nereye?"
"Odama. Uyumayım mı?"
"Yok yok. Geç oldu. Uyu tabi. İyi geceler."
"Sana da meleğim" dedi ve alnımı öptü. İki yanağına da kocaman birer öpücük bıraktıktan sonra ben de odama geçtim.
Çantamdan telefonu ancak çıkarabilmiş bildirimleri yeni görebilmiştim.
"14 cevapsız arama- 13 mesaj"
Hepsi Topraktan..
İçim titredi. Kim bilir nasıl kızmıştı. Mesajlara bakmadan aradım.
İlk çalışta açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...