Bütün gün moralim bozuk gezmiştim. Sinemada özellikle duygusal film izleyip ağlamıştım. Üstelik elimi tutmasını ve öpmesini engellemek için türlü bahanelerle ondan kaçmıştım.
Beni eve bıraktığında saat gerçekten geç olmuştu. Evdekilerin yatmış olacağını düşünüyordum. Babama İzel'de kalabilirim dediğim için eve bu kadar geç dönebilmiştim. Şimdi yapmam gereken tek şey eve sessiz girmekti. Yarın da cumartesiydi zaten..Kubilay'ın arabasından iner inmez bahçeye girdim arkama bile bakmadan. Evin önünden gitmesini bekledim bir süre. Sonra tekrar dışarı çıktım ve en yakındaki tekel bayiine gittim. Bir poşet birayı doldurduktan sonra eve döndüm.
Sessizce eve girdim ve odama çıktım. Odama girdikten sonra kapımı kilitledim ve biraları komodinime bırakırken aynadaki bana baktım.
Film bahanesiyle bayağı bir ağlamış, gözlerimi şişirmiştim. Ve hala okul formamla duruyordum. At kuyruğu yaptığım saçım yıllardır aynı saçı kullanıyormuşum gibi dağılmıştı.Kendime baktım aynada.. Kızaran ve şişen gözlerime.. Nefret ediyordum kendimden. Tiksiniyordum. Nasıl yapabilmiştim bu hatayı ben? Nasıl öpebilmiştim Toprak'tan başkasını? Bu defa avutamazdım kendimi. Bu yaptığım onun için değildi. Yine kendime yenik düşmüştüm. Yine aşkıma yenik düşmüştüm.
Toprak'tan başkasına dokunduğum için tiksiniyordum kendimden. Ellerimden, dudaklarımdan, başkasına bakan gözlerimden..Yatağıma oturdum. Önce telefonumu kapatıp komodinime koydum. Biranın birini açıp diktim kafama. Bir bira.. İki bira.. Üç bira.. Dört..
Artık iyice gitmişti kafam. Ağlıyordum. Kafamı yastığıma bastırıp ağlıyordum. Bira şişelerini yere bıraktıktan sonra kalkıp ışığı kapadım ve yatağa attım kendimi sırt üstü. Yatağın ortasında öylece yatarken sızmıştım...
^^
Sabah uyandığımda başım ağrıdan çatlıyordu.. Öğlen mi demeliydim yoksa?
Saate baktım. 15:30..
Yataktan zar zor kalkmıştım. Çıplak ayağım bira şişesine çarptı ve yere devrildi. O kadar bira şişesini yerde görünce dünü bir kez daha hatırladım kesik kesik.
Aynaya doğru yürüdüm. Dünden daha da berbat görünüyordum.
Güldüm kendime. Tiksinerek bakıyor ve alayla gülüyordum kendime."İyi halt yedin. Mutlu musun?"
Kendime bir kez daha kızdıktan sonra banyoya girdim. Buz gibi bir duş aldım. Donarak çıktım duştan. Ancak böyle kendime gelebilirdim. Bir yandan da kendime ceza vermiştim işte.
Bornozu bile almadım üzerime. Donuyordum ve klimam da kapalıydı..
Çıplaktım ve üstümden akan damlalara aldırmadan yerdeki biraları topladım ve poşete koydum.
Yere düşen biradan akan birayı bir bezle temizledikten sonra kokan odayı havalandırmak için camı açtım. Aralık ayındaydık ve hava oldukça soğuktu. Elimi pencereden dışarı çıkardım. Elime düşen yağmur damlalarını izledim biraz. Fakat çok üşümüştüm. Daha fazla dayanamayacaktım. Camı kapatıp üzerime havlu aldım ve tekrar yatağıma girip televizyonu açtım. Saçma bir kanalda saçma bir çizgi filmde durdum. Bir şey düşünmek istemiyordum.
Telefonumu bile açmamıştım Kubilayla iletişim kurmamak için.
Bir çizgifilm bitti diğeri başladı derken çoktan akşam olmuştu. Hava kararmıştı. Babam merak etmiş olmalıydı.. Yatağımdan çıkıp üzerime pijamalarımı giydim. Kendi kendine kuruyan şekilsiz saçlarımı da tepeden topladıktan sonra terliklerimi giyip odadan çıktım. Babam sabah işe gitmiş olmalıydı. Muhtemelen de birazdan gelirdi. O gelmeden sıcak bir şeyler içip kendime gelmeliydim. Aşağı indiğimde her yer karanlıktı. Evde hizmetli ablanın olmaması da çok garip gelmişti. Mutfağa girdim ve su kaynattım. İçine sallama adaçayı koyduktan sonra ışığı kapattım ve ellerimle yolumu bularak merdivene ulaşmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...