Kapıyı sevimli, uzun boylu, siyah eteği üzerine beyaz gölek giyip saçını sıkıca toplamış, beyaz tenli bir kadın açtı.
"Hoşgelniz Toprak bey, hoşgeldiniz hanımefendi."
"Hoşbulduuk" gülümseyerek söylemiştim.
Toprak "hadi" dedikten sonra içeri girdik ve hizmetli olduğunu tahmin ettiğim bayan önümüzde yürürken ince ses tonuyla konuştu.
"Babanız salonda efendim, sizi bekliyorlar"
Uzun, krem rengi bir koridordan geçtik. Koridor çeşitli aksesuarlarla donatılmış, sarı spot lambalarla ışıklandırılmıştı.
Salona girdiğimizde Ilgaz Bey elleri cebinde, pencereden dışarıya bakıyordu."Getirdim seninkini"
Arkasını dönüp kocaman bir gülümseme takındı.
"Ooo merhaba küçük hanıım"
"Merhaba"
Elini uzattığımda sıkacağını düşünmüştüm fakat elimi öptü. Nazik bir adamdı. Toprak'ın aksine...
"Nasılsınız efendim"
"İyiyim prenses sen nasılsın?"
"Bende iyiyim teşekkür ederim."
"Burda mı dikilicez?" diyen Toprak, Ilgaz Bey ve benim aksime gülümsemiyor her zamanki gibi donuk ses tonuyla konuşuyordu.
"Ah hayır, isterseniz yemeğe geçelim orada sohbete devam ederiz?"
"Tabii neden olmasın" dedim yine en sevimli ses tonumu kullanarak.
Odadan ilk çıkan Toprak oldu. Ilgaz Bey'in de geçmesini bekledim ancak "önden bayanlar küçük hanım" diyerek eliyle önden yürümemi işaret etti.
Gülümseyerek önden ben geçtim ve Toprak'ın peşine takıldım. Birkaç kapı sonrasında yine büyük bir kapıdan geçtik. Yemek odası olmalıydı.
Kocaman kurulu bir masaya oturduk. Üzerinde milyonlarca yemek çeşidi olmalıydı. Tabiki başa Ilgaz Bey, soluna Toprak ve sağına ben oturdum.
Bize kapıyı açan bayana benzeyen başka bir hizmetli tabaklarımıza yemeklerden koyuyorlardı."Nasılsın, neler yapıyorsun bakalım"
"Hiç, ev okul falan. Öyle"
"Bizim kerata seni kızdırıyo mu"
"Neden?"
"Her gece dışarda, sevgilisi olarak rahatsız etmiyor mu bu seni? Tebrik ederim doğrusu"
O an içtiğim su boğazımda kaldı! SEVGİLİSİ?!
Ben tıkanıp öksürdüğümde Toprak gülüyordu."İyi misin tatlım" diyerek önümdeki suyu bana uzattı Ilgaz Bey.
"Şey. E-evet iyiyim. Kusura bakmayın. Tıkandım."
"Çiğnemeden mi yuttun?"
"Hayır, su. Su boğazıma kaçtı."
"Dikkat et Özgeciğim"
"Pekala, kusura bakmayın"
"Yok kızım, sen iyiysen ne kusuru?"
Toprak hala bana bakıp gülüyordu. Öküz! Ayağına alttan bir tekme attım. "Ah" diyecek oldu ki, sıktı dışlerini. Sonrada bana her zamanki "sonra hesaplaşıcaz" bakışlarından attı.
Bu sefer piç piç sırıtan bendim."Ee nasıl gidiyor bakalım çocuklar"
"Ne nasıl gidiyor baba?"
"İlişkiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...