Yavaş adımlarla kapıdan içeri girdim. Hem oldukça yavaş hem de oldukça isteksizdim. Toprak'ın kollarından çıkıp okula gelmek zor olmuştu.
İlk işin adını bile hatırlamadığım müdür yardımcısını aramak oldu. Daha önce girdiğimiz odaya doğru ilerlerken karşıma bir kadın çıktı."Neye bakmıştınız küçük hanım?"
"Şey.. Ben müdür yardımcısını arıyordum." dedim tek solukta. Sonra kendimi yetersiz bulup ekledim. "Yeni öğrenciyim ve bana yardımcı olması için bir rehber öğretmen ayarlayacağını.."
Kadın neşeli sesiyle sözümü kesti. "Ah demek Özge Önder sensin. Hoşgeldin Özge, ben Pınar Kesen. Genel rehberlikçi benim. Muhtemelen senin rehber hocan da Kubilay Bey." Elini bana doğru uzattı.
Gülümseyip elini sıktım.
"Benimle gel Özgeciğim" dedi ve önümden yürümeye başladı. Bir üst kata çıktık ve koridorda biraz ilerledikten sonra bir sınıfın kapısının önünde durduk.
"Önce sınıfından başlayalım istersen?"
"Fark etmez"
Sınıfın kapısını açtı. İçeride bir grup iki sıranın etrafını donatmış gülüp eğleniyordu. Kapı açılınca dikkatler üzerime toplandı. Toplulukta yaklaşık 10-12 kişi vardı ve sıralara bakılırsa sınıf mevcudu da bu kişilerle sınırlıydı. Hiçbirine dikkat etmeden boş sıra aradı gözlerim. En arkanın boş olduğunu görmek gözlerimin parlamasına sebep olmuştu.
Dikkatimi Pınar Hoca'nın sesi dağıttı. "Günaydın arkadaşlar. Yeni bir arkadaşımız var, tanışmak ister misiniz?"
Bu da neydi şimdi? İlkokulda mıydık? Neden yerime geçip oturmam yerine beni millete tanıtmaya çalışıyordu?
"Tabi." dedi yüzü 7 kiloluk boyayla badanalanmış kız. "Hoşgeldin Yeni."
'Yeni' tabiri hiç hoşuma gitmemişti. Kız da öyle. "Yeni değil, Özge." dedim. Bir süre herkes boş baktığı için açıklama yapmak zorunda kaldım. "Adım. Yeni değil, Özge."
Kız gözlerini devirip ortalardan bir sıraya geçip oturduğunda ordaki topluluktan gülüşme sesi geldi. Kızla birlikte tıpkı onun kopyası gibi olan iki kız da bir arka sırasına geçti.
"Buraya yeni öğrenci gelmez pek. Öğrencilerimiz köklüdür, en baştan alır sonuna kadar götürürüz. Başarımızın sırrı da bu." diyerek durumu izah etmeye çalıştı Pınar Hoca.
"Ve sen istisnasın." dedi en arka sırada yayılarak oturan sarışın çocuk.
"Fakat istisnalar kaideyi bozmaz Berkciğim." dedi Pınar Hoca çocuğa imalı bakışlar atarak.
Berk dediği çocuk hocaya güldü. Ama çok masum bir gülüş sayılmazdı.
"Her neyse çok zaman kaybettik. Ders başlamak üzere. Bir sonraki tenefüs beni bul okulu gezdireyim. Odam.."
"Hocam ne gerek var? Biz hallederiz." dedi yine aynı çocuk ukala tavrıyla.
Şaşırarak çocuğa baktım ve bana göz kırptı. Omg..
"Pekala. Hem kaynaşmış olursunuz. O zaman ben sizi sizinle bırakayım. Özgeciğim bir şeye ihtiyacın olursa odam bir üst katta. Sol koridorun sonundaki oda. Tamam mı?"
"Hocam biz onu da hallederiz" dedi Berk. Yanındaki çocuklar da gülüştü.
"Bu kadar ilgili olmanız gözlerimi yaşarttı arkadaşlar. Neyse size iyi dersler. Unutma odam yukarda." dedi ve bana göz kırpıp çıktı.
En hoşlanmadığım gün yeni tanışma günüydü ve ben bir an önce bitmesi için dua ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...