"Nasıl beğendin mi yeni odanı?"
"Kötü değil" demekle yetindim karşımda gözlerimin içine heyecanla bakan yeni babama...
"Bak pencerenden baktığında manzaran da çok güzel, boğazı görüyorsun" dedi yine aynı heyecanıyla perdeyi açarken.
Gülümsedim. Ama oldukça yapmacık bir gülümsemeydi.
"Neyse biz seni fazla sıkmayalım, sen dinlen, yerleş, odana alış. Bir şey istersen seninle Leyla Hanım ilgilenecek dedi turuncu saçlı uzun bacaklı kadını gösterirken.
"Peki" dedim sadece.
Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Avuçlarının içiyle tuttu yüzümü. "Özge'm, yüzünün gülmesi için her şeyi yaparım. Ne istersen yaparım. Bunu asla aslından çıkarma olur mu? Seni kazanmak, seni mutlu etmek için sonuna kadar savaşacağım."
Bu defa hiç sesimi çıkarmadan kafamı hafifçe aşağı yukarı salladım. Geri çekildi ve bana gülümsedikten sonra çalışanlarına da kafasıyla "çıkalım" komutunu verdi ve odadan çıktılar. Tek başıma kalmıştım. Yeni odam mıydı şimdi bu? Hiç sanmıyordum. Yerleşmek istemiyordum. İçimden gelmiyordu. Pencerenin önündeki koltuğun birine oturdum. Ve dışarıyı izlemeye başladım. Sadece izliyor ve düşünüyordum.
^^
Leyla Hanım kapımı iki kez tıklayıp cevap aldıktan sonra içeri girdi.
"Yemek hazır efendim. Babanız yemeğe gelmenizi rica ediyor."
Normal şartlarda bu teklifi reddedebilirdim ancak saatlerce düşünmüştüm. Yeni bir hayata, yeni bir başlangıca ihtiyacım vardı ve bu işi bir an önce halletmeliydim.
Oturduğum yerden kalktım ve turuncu saçlı zayıf bayana gülümseyerek "Pekala, gidelim" dedim. Leyla Hanım önde ben arkada yemek odasına kadar indik. Yemek odasına girdiğimizde Leyla Hanım oturacağım sandalyeyi çekti. Teşekkür niteliğinde bir tebessümle yüzüne bakarak yerime oturdum. Kadın tabağıma yemekleri koyarken babam mutlulukla parlayan gözleriyle bana bakıyor ve gülümsüyordu.
"Geleceğini beklemiyordum"
"Gidiyim istiyosan?" dedim.
"Ha-hayır. Onu söylemek istemiyorum. Kabul edeceğini düşünmüyordum işte."
"Anladım"
Leyla Hanım tabağımı önüme koydu. "Afiyet olsun Özge Hanım"
"Teşekkür ederim"
Bir süre sessizliğimizi koruyarak yemek yedik. Sessizliği ilk bozan ben olmuştum.
"Sen ciddi miydin?"
"Hangi konuda?"
"Mutlu olmam için her şeyi yapacağın konusunda?"
"Ah, tabiki meleğim. Her şeyi."
"Her şeyi mi?" diye bastırarak sordum.
"Bu 'her şey'ine göre değişir."
"Antalya'ya gitmek istiyorum"
"Tabi bebeğim. Gidebilirsin. Git, tatilini yap, arkadaşlarını gör, eğlen, kafanı dağıt. Nasıl istersen.."
"Hayır. Kastettiğim tatil değil. Oraya dönmek istiyorum. Tamamen."
"Özge hayıır.. Sana yeni kavuşmuşken tekrar bırakamam. Ben her şeyi yaparım evet ama bizim için her şeyi, baba-kız olabilmemiz için. Ama sen gidersen.." diye konuşurken sözünü kestim.
"Birlikte."
"Birlikte?"
"Evet. Yeni bir başlangıç işte. Sen ve ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...