Telefondan yazdığım için yazım hataları olabliliyor arkadaşlar lütfen mazur görün.
IYI OKUMALAR!!
Arabayı çalıştırıp birkaç metre ilerledikten sonra sessizliği bozan Toprak'tı.
"Bunu neden yaptın?"
Kulağım arabanın müzik çalarından gelen Impossible şarkısındaydı. Neyi kast ettiğini anlamayarak sordum.
"Anlamadım, neyi neden yaptım?"
"Babama ve gazeticelere söylediklerin.. Neden yalan söyledin?"
"Yalan söylemedim ki sadece biraz abarttım"
"Biraz mı?"
Bana baktı. Biraz kelimesi gerçekten çok hafif kalmıştı. Ikimizde güldük. Sonra yola döndü.
"Herneyse. Teşekkür ederim. Sana olan borcumu ödeyeceğim. Ama bu seni affettiğimi ve beyaz bayraüı çektiğimi göstermez"
Yüzü yine ciddileşmişti. Az önceki minnettar çocuğa nolmuştu??!
Ama bu anlık ruh hali değişimi beni kızdırmıştı.
"Beyaz bayrak falan yok. Ayrıca borçda yok. Bu arabadan indiğim an her şeyi unutucaz."
Hiçbir cevap vermedi. Mimikleriyle bile. Öküz!
Evin önüne bıraktığında teşekkür edip etmemek konusunda kararsızdım. Ama o öküzse bende öküzdüm. Araba durduğunda hiçbir şey söylemeden çantamı da alıp indim. Ben bahçeye girene dek beklemiş hatta beni izlemişti. Ama arkamı bile dönmeden girdim bahçeye.
Ona teşekkür etmeden indiğim için kendimi biraz kötü hissetmiştim. Hatta öküzlük yapmasa sadece teşekkür etmeyecek, özür de dileyecektim. Kendimi biraz kötü hissetsemde kendimi avutmaya çalışıyordum.
Normal bir gündü. Alacağım kitapları o aldı. Sonra peşimden geldi, canımı yaktı. Şantaj yaptı. Beni kovaladı. Günümü mahveden oydu. Yalnızca hırsızdan çantamı almıştı ki o olmasa koşmayacak çantamı kaptırmayacaktım. Eve bırakması da mühim değildi, ben onun hayatını kurtarmıştım! Kısaca haklıydım. Ve büyüklük göstererek hepsini sineyr çekecek düşman olduğumuz döneme dönecektim.
Kapının önüne geldiğimde çantamdan anahtarı arıyordum. Nerede bu lanet olası anahtar? Uzun bir süre anahtarı aradıktan sonra yanıma almadan evden çıktığımı fark etmiştim.
Lanet olsun!
Telefonumu elime aldım ve 23 cevapsız arama ve whatsapptan 200den fazla mesaj geldiğini gördüğümde tüm gün kimsenin bana ulaşamadığını o an idraak ettim.
Öncelikli olarak annemi aradım. Birkaç defa çaldıktan sonra telefonun diğer ucundaki telaşlı ses hızlı hızlı konuşuyordu.
"Bir sorun mu var Özgecim?"
"Ah anne, anahtarım evde kalmış. Ne zaman döneceksiniz?"
"Az önce babanla konuştum işi uzadığı için sabaha doğru geleceğini söyledi. Benimde işlerim gece yarısına kadar sürebilir. Bu gece bir arkadaşında kalmaya ne dersin tatlım?"
"Pekala."
"Gittiğinde beni ara bebeğim."
Daha cevap verme fırsatı bulamamışken telefon suratıma kapatılmıştı bile.
Anlam veremiyordum. Bu kadar çalışmaların gerektirecek ne vardı?
Mesajlarıma bakmadan Derin'i aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN KIRIKLARI
RomanceHer kalbin vardır alınması gereken kırıkları fakat kesmeye kıyamadığı...