28.Bölüm

221 24 11
                                    

Arayı açmamak iyidir :)
__________

Sırtımdaki bakışları hissedebiliyordum. Hızlıca yürümeye devam ederken kulaklığımı taktım ve en sevdiğim şarkılardan birini açtım. Ve sürekli içimden arkana bakma, düşünme ve ağlama diye kendimi tembihliyordum. Adımlarımı hızlandırdım. Koşarak gitmek istiyordum ama koşarsam dikkatlerini çekerdim. Gördüğüm ilk sokağa daldım. Gelip gelmediklerini kontrol ettikten sonra adımlarımı biraz daha hızlandırıp yürümeye devam ettim. Gelmiyorlardı. Ama ben onlardan olabildiğince uzağa kaçmak istiyordum.

Kısa bir süre sonra ise kendimi koşarken buldum. Nereye gittiğimi bile bilmiyordum. Ama durursam biri beni yakalayacaktı sanki. Bir süre saçma sapan koştum. Ama durmak istemiyordum. Eve gitmeliydim. Eve gidip rahatça istediğimi yapmak istiyordum. Evde özgür olabilirdim. Özgürce hissedebilirdim.

Koşarken telefonumu çıkarttım ve yola baktım. Fazla uzaklaşmamıştım gitmem gereken yoldan. Ama yolu kısalttığım da söylenemezdi. Kısa kısa telefonu kontrol ederek yorgun olduğum için hiç de kısa gelmeyen bir süreden sonra eve ulaştım.

Asansör son katta durduğunda nefesimi ancak düzene sokabilmiştim.  Eve girdiğimde yorulmuştum. Ruhumdaki ağırlığı hissediyordum. Çantayı odanın bir köşesine fırlatıp terasa çıktım. Daralıyordum. Üzerimdeki kıyafeti çıkartıp yere oturdum. Üzerimdekileri çıkarttığımda daha rahat nefes alabilecekmişim gelse de hiç bir yararı olmamıştı. Kıyafeti yüzüme bastırıp ağlamaya başladım.

Neye ağladığımı bile bilmiyordum şu an. Ne zoruma gitmişti? Bu ağırlığın sebebi neydi? Ağlamam şiddetlenirken bir çığlık attım. Boğazıma zarar vereceğime emindim. Yine de bu rahatlatmıştı. Arkasından bir çığlık daha attım. Bir daha ve bir daha.

Hoşuma gitmişti. Kendi kendime kahkaha attım. Acaba karşılarına çıkıp biz kardeşiz mi demeliydim. Belki de isimsiz bir mektup ile anlatırdım durumu. Belki de direkt babamın karşısına çıkmalıydım. Yine bir kahkaha attım. Bunların hiç birini yapmayacaktım. Ama kardeşlerimle böylesine yabancı gibi olmak beni düşünce girdabına sürüklüyordu.

Kimsenin hayatını altüst etmeyecektim. Bu benim ne işime yarayacaktı en ufak bir fikrim yoktu. Sadece o kadını tedirgin etmek istiyordum. İntikam alıyordum. Ama neyin intikamı? Biri suçlu olmalıydı. Sadece annem suçlu olamazdı. Belki de buna inanmak istiyordum.

Yere uzandım. Soğuk zemin vücudumu yakmıştı sanki. Yine de yatmaya devam ettim. Düşünmemeye ihtiyacım vardı. Düşüncelerden uzaklaşmak istiyordum. Selim'i arayamıyordum. Akemi ile o kadar yakın değildik. Kısacası yine yalnızdım. Bir an Wang'ı aramayı düşünsem de onunla da dertleşecek kadar yakın değildik.

Uyku bastırınca kıyafetimi tekrar giyip ayağa kalktım. Sarsak adımlarla içeriye girip kendimi yüz üstü yatağa bıraktım. Nefessiz kaldığımda yüzümü yana çevirip derin bir nefes aldım.

Sadece nefes alıp veriyordum. Sadece. Ot gibi hissediyordum şu anda. Uyku iyice bastırdığında gözlerimi kapattım. Uyumak istiyordum. Uyursam iyi gelirdi.
_______________________

Sabah yüzüme vuran güneşle uyandım. Hafifçe doğrulup etrafa baktım. Yüzüm ağrıyordu. Tembel hareketlerle yataktan kalktım. Telefonumdan saate baktığımda işe gitmek için sadece 10 dakikam kaldığını gördüm. Seslice küfür ettikten sonra hızlıca banyoya gittim. Yüzümü buz gibi suyla yıkadım. Kendime geldiğimde odama geçip hızlıca giyindim.

Çoktan 5 dakika geçmişti bile. Asansöre bindiğimde saçlarımı sıkı bir topuz yaptım. Binadan çıktığımda koşmaya başladım. İnsanlara çarpmamak için oldukça büyük bir çaba gösteriyordum. Sonunda iş yerine geldiğimde derin derin nefesler alarak içeriye girdim. Wang yerleri siliyordu.

LYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin