36.Bölüm

205 25 22
                                    

Sahura kadar bölüm yazıyorum. Kitabın önemli yerlerini de yazdım ki bana motivasyon olsun. İyi okumalar.
_______________

Kapının tıklanmasıyla irkilerek uyandım. Ne ara uyumuştum. Hızlıca yataktan kalkıp gözlerimi ovuştururken kapıyı açtım. Bo Ram gelmişti.

-Akşam yemeği için seni çağırmaya geldim.

Uykulu bir sesle yanıtladım.

-Tamam hemen geliyorum.

Bo Ram giderken ben de telefonumu cebime sıkıştırıp arkasından çıktım. Banyoya girip elimi ve yüzümü yıkadım. Sonrasında ise aşağıya indim. Masaya oturmuşlar beni bekliyorlardı. Ben de geldiğimde yemeye başlamışlardı. Masaya şöyle bir bakındım. Açıkçası ilgimi çeken hiç yemek yoktu.

Önümdeki pilava baktım. Tatsız tuzsuz lapa pilav sanki beni yeme diye bağırıyordu. Tekrar yiyeceklere bakındım. Sonunda haşlanmış sebzelerden aldım. Yemek yemek istemiyordum.

-Unni bir sorun mu var?

Bo Ram yemediğimi fark etmiş olmalıydı.

-Sadece iştahım yok.

-Ama yemelisin bu etler senin için geldi. Menajer söyledi. Sen yiyebilirmişsin. O yüzden yemelisin.

Anlamazca yüzüne baktım. Lee Hae Young hızlıca söze girdi.

-Sen müslüman olduğun için helal et getirdi. Söylemeye çalıştığı şey bu.

-Anladım.

Diğerleri yemeğe devam ederken Bo Ram yine heyecanlı bir şekilde konuştu.

-Unni bu etten yersem müslüman olmam değil mi?

Yemek istediği açıkça belli oluyordu. Ama sorduğu soru oldukça komiğime gitmişti. Yine de alınmasın diye gülmeden cevap verdim.

-Hayır bunu yemekle müslüman olmazsın.

-O zaman tadına bakacağım.

Hızlıca etten alıp ağzına attı. Gülümseyerek yiyordu. Sonunda yuttuğunda konuştu.

-İnek eti hep lezzetli oluyor. Ama bu farklı değil.

-Evet etin tadında ayırt edici bir değişim olmuyor.

Beni onaylayıp etten yemeye devam etti. İştahlı bir şekilde yediği icin benim de canım çekmişti. Ben de etten alıp yediğimde biraz hayal kırıklığına uğradım. Tuzu neredeyse hiç yoktu. Türkiye'de yemek yemeyi özlemiştim. Yine de yemeye devam ettim. Yemekleri kim yapıyordu acaba?

-Yemekleri kim yapıyor?

-Her gün yemek şirketinden geliyor.

-Peki siz yapıyor musunuz?

Jung Su mutfağı işaret ederek konuştu.

-Yemek yapabiliriz. Ama mutfaktaki malzemelerin dışına çıkamayız. Biz çok nadir ramen yapmak için giriyoruz mutfağa. Sen yemek yapıyor musun?

-Evet. Başka bir ülkede büyüdüğüm için yediğim yemekler biraz farklı. O yüzden sordum.

Bo Ram yine atladı söze.

-Hangi ülke? Farklı mutfaklar çok güzel bence.

-Bo Ram menajerin uyarılarını unutma.

Yo Ra sert bir şekilde uyarmıştı. Konuyu bilmesem de Bo Ram bir anda sessizleşmişti.

-Ülke fark etmez. Bir çok ülke mutfağına hâkimim. Farklı ülkelerden sevdiğim yemekler var.

Yumuşak bir sesle konuşmuştum. Bo Ram rahatsızca gülümsedi. Ama cevap vermedi. Yemeğin geri kalanı çok sessiz geçmişti.
____________________

LYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin