46.Bölüm

159 25 87
                                    

(Bölüm şarkısı MFÖ-Aşkın Kenarından. Bu bölümü full bu şarkıyı dinleyerek yazdım)

Benimle görüşmesini istemiyor diye benimle görüşmeyecek miydi?

-Sadece netleştirmek için soruyorum. Benimle bir daha görüşmeyecek misin?

İfadesizce uzattığı arabanın anahtarını sinirle aldım elinden. Ayağa kalkmıştım.

-Anahtar istemiyorum Selim. Bir soru sordum.

Dolan gözlerimle ona bakıyordum. Hayır demesini bekliyordum. Ama o çoktan ağlamaya başlamıştı.

-Mina anla beni lütfen. Biz birbirimize sığındık hep. Başka arkadaşlarım da oldu ama sen hepsinden farklıydın benim için. Biz kimsesiz gibiydik. Birbirimizle kendimizi bulduk. Ama şimdi anla beni. O benim hayatımı sürdüreceğim kadın. Seni seçemem lütfen beni anla.

Dizlerinin üstüne çökmüş adeta yalvarıyordu. Ağlamayacaktım. Değmezdi. Alaycı bir şekilde sırıttım.

-Kimsesiz olan sen değildin Selim. Kimsesiz olan bendim. Bana mağdur edebiyatı yapma. Senin hayatında değişen bir şey olmayacak. Yeniden kimsesiz kalacak olan benim. Bu arada seni anlıyorum. Gerçekten.

Küçük bir kahkaha attım.

-Bana cesur ol derdin hep demek ki kendin yapamadığın için benden istiyormuşsun.

-Mina lütfen böyle konuşma. Sen benim için değerlisin. Bu şekilde ayrılmayalım.

Ağlamaya başlamıştı çoktan.

-Değerli miyim? Kendini kandırma Selim.... Biliyor musun?.. Fark etmez. Demek ki bizim kaderimiz bu. Sen hep kolayı seçensin ben ise hep terk edilen!. Biz buyuz Selim!! Anlıyor musun? Sen özür dileyip yalvarınca ne olacak. Ben söyleyeyim. Hiçbir şey. Şimdi koş git sahibine istediğini yaptığını ilet ki ödülünü versin sana.

Yavaşça ayağa kalktı.

-Bu kadar acımasız olma bana karşı. Arkadaşlığımızın hiç mi değeri yoktu.

Sinirle dişlerimi sıktım.

-Arkadaşlığımızın hatrına burdayım ve sırf bu yüzden sana küfür etmiyorum Selim. Acımasız olan ben değilim. Bunca zamanda beni tanımış olman gerekirdi. Ben hep karşımdaki insanın aynası olurum.

Omzundan itekledim onu.

-Anlıyor musun Selim. Acımasız olan sensin. Bu gördüğün kendi yansıman.

Yüzlerimizin arasında santimler kala durdum. Kaşlarımı kaldırıp aşagılar bir tonda konuştum.

-Anlıyor musun? Yoksa sahibine mi ileteyim o senin anlayacağın şekilde anlatır sana.

Gözleriyle yalvarıyordu. Çaresizce bakıyordu suratıma. Ama o çaresiz değildi öyle olduğunu sanıyordu. Bir anda bana sarıldığında öylece durdum. Sarsıla sarsıla ağlıyordu. İçimdeki aptala sorsam muhtemelen bana ona sarılmamı söylerdi ama mantığım daha ağır bastı. Sinirden hissizleşmiştim. Kollarından tutup geri çekildim.

Her zamanki hissiz suratımla baktım yüzüne. Gözleri yüzümde sürekli hareket ediyordu. Bir seyler arıyordu. Ama aradığını bulamayacaktı.

-Kendi fikirlerin olduğunu düşünmüştüm Selim. En azından arkadaşlığını koruyabileceğini ama her insan yanılır değil mi?

Bir süre kafamdakileri toparlayabilmek için arkasında bir noktaya odaklandım. Yüzüne baktıkça içim acıyordu. Kalbi acır mıydı insanın? Kalbim acıyordu. Bu acıyı ilk kez bu kadar şiddetli hissediyordum.

LYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin