Tereddütle cevapladım. Sessiz kalsam daha çok şüphe çekerdi.
-Ben Choi Min-a.
-Min-a telefon neden sende?
Adamın sesi yumuşamıştı.
-Ben rahatlamak için çatıya çıkmıştım o sırada yerde buldum. Şirketten birinin olabileceğini düşünüp aldım. Saat çok geçti. Yarın size getirecektim. Önemli birinin telefonu mu?
Hırsız gibi görünmemek için fazla ayrıntı vermiştim. Umarım şüphelenmezdi.
-Evet. Yarın mutlaka getir.
-Tamam. İyi geceler efendim.
-İyi geceler.
Telefon kapandığında derin bir nefes verdim. Yalanın anasını ağlatmıştım yine. Ama en azından sevgili yeni arkadaşımı kurtarmıştım.
Banyoya gidip ellerimi yıkadım. Kendimi aynada gördüğümde gözlerimi devirdim. Boyaları tamamen unutmuştum. Yüzümü yıkayıp tekrar aynaya baktım. Boyalar kısmen çıkmıştı. Islak mendille yaptığım zımparalama işleminden sonra yüzümdekiler tamamen çıkmıştı. Elime doldurduğum ıslak mendillerle içeriğe geçtim.
Işıkları yakıp yatağın başında çömelip yüzünü silmeye başladım. Uzun bir uğraştan sonra yüzünü temizlemiştim. Zor da olsa bir tane ağrı kesici içirip ayağa kalktım. Mendilleri çöpe dövercesine fırlatıp ışıkları kapatıp kendimi yatağa attım. Üç gün boyunca uyumak istiyordum.
__________________________Sabah alarmın sesiyle uyandım. Yatak beni böylesine kucaklamışken uyanmak istemiyordum. Ama kalkmak zorundaydım. Zor da olsa yataktan kalkıp banyoya gittim. Yürürken bile uyumak istiyordum. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Kendime gelmiştim.
Akemi hâlâ uyuyordu. Ama sabah bir proğramı olabilirdi. Uyanması için biraz seslendim. Bir yandan üzerimi giyiniyordum. Sonunda uyanmıştı. Mutfağa geçip sandviç hazırladım. Akemi de yanıma gelmişti.
-Senin proğramın var mı bu gün bilmediğim için uyandırdım. Bu arada telefonun bende kalacak sanırım.
-Proğramım? 2 saat sonra kayıt var. Telefon olayı ne?
-Gece menajer aradı. Telefonun izleniyor mu bilmiyorum ama o ihtimale karşı telefonu çatıda buldum yarın getirecektim dedim.
Yanıma gelip bana sıkıca sarıldı.
-Hayatımı kurtarmışsın. Telefon sende kalabilir sorun yok.
Hazırladığım tabaklardan birini ona uzattım.
-Yanında ben süt içeceğim. Sen ne istersin?
-Süt mü?
Güldüğünde buz dolabını açıp sütü çıkarttım.
-Sen de ister misin? Dünden sonra midene iyi gelir.
-Sütün öyle bir özelliği mi var?
-Evet.
-O zaman istiyorum.
Ona da bir bardak doldurup sandalyeye oturdum. Sessizce yemeğimizi yedikten sonra bana teşekkür edip gitmişti. Ben de evde bir süre boş boş oturup duvarları izledim. Sonra da Akemi'nin telefonunu da alıp evden çıktım.
Kısa bir yürüyüşten sonra bizim mekana gelmiştim. Akemi ile bu kadar çabuk kaynaşmamın sebebi sanırım buralı olmayıp buradaki insanlar tarafından dışlanmasıydı.
Gözlerimden uyku akarken mekana giriş yaptım. Wang bu sefer de yerde yatıyordu. Bu çocuğun evi yok muydu acaba bir orda bi orda yatıyordu sürekli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LYRA
Fiksi PenggemarBir oyun oynadığınızı düşünün. Başlangıcı güzel ama devamı berbat. O oyundan sıkıldığınızı hayal edin. Ölesiye nefret ettiğinizi. Ne yapardınız? Oynamayı mı bırakırdınız? Ya da fırlatıp atar mıydınız? Bunaldığınızda yeter deyip başından kalkardınız...