-HEMEN GEL BURAYA!!!
Sesim yankılanmıştı. Gitmeye hareketlenen adam bir süre olduğu yerde dikildikten sonra keskin bir şekilde dönüp odaya girdi. Kapıyı arkasından kapatırken yüzünü kaldırıp meydan okurcasına bana baktı.
Min Joon beni daha fazla masum biri sanmayacaktı. Gerçek yüzümü görme zamanı gelmişti.
-Sen ne yaptığını sanıyorsun? Biz insan öldürmüyoruz Akari. Sadece küçük bir parça düşecekti. Benim üstüme. Ama sen oldukça farklı şeyler yaptın.
-YETER Min-a!!! Ben ne yaptığımın farkındayım. Sen değil onlar öldürdü benim ablamı. BEN DE ONLAR ÖLENE KADAR DURMAYACAĞIM!
-Sesini alçalt. Ne olacak öldüklerinde, ne için öldüklerini bile bilmeden halkın sevgilisi olacaklar.
Kolumu sıkan parmaklarla bakışlarımı Min Joon'a çevirdim. Yüzündeki hayal kırıklığı bir cam gibi kalbime batmıştı.
-Ben dayanamıyorum. Benim ablam ölmüşken onların rahat rahat yaşamalarına tahammül edemiyorum.
Sesi bir fısıltı gibiydi. Dolan gözlerimi Min Joon'dan ayırdım. Akari duvarın dibine çökmüştü. Başı ellerinin arasında öylece duruyordu.
-Rahatlıkları uzun sürmeyecek. Ben bu işi bitireceğim.
Araya giren Min Joon'un zayıf ve çatallanmış sesiydi.
-Neler oluyor?
Gözlerimdeki acıyı saklayıp ona döndüm. Umursamaz bir ifade takınmak zor olmuştu ama şu an bunu umarsayamayacak kadar bitmiş haldeydim.
-Akemi intihar etmedi. O intihara sürüklendi. Ve o benim en yakınımdı. Ben intikamımı almak için burdayım. Böyle bir sektörde isteyerek bulunduğumu düşünmedin değil mi?
Hiç bir sözümü yumuşatma gereği duymamıştım. Şaşkınlığı gittiğinde birkaç kez gözlerini kırptı.
-Sen bilerek kendine zarar mı verdirtecektin?
-Zarar? Fiziksel hasardan bahsediyorsan umursamıyorum. Bana kimse zarar veremez.
Benim zarar kotam dolalı çok olmuştu. Anlamazca başını iki yana salladı.
-Ben seni anlamakta çok zorlanıyorum.
Kendimi durduramadan histerik bir şekilde kahkaha attım. Ben de anlamasını beklemiyordum ama bu üzmüştü.
-Sorun değil ben seni anlıyorum.
Birden sinirle ayağa kalktı.
-Hayır anlamıyorsun! Min-a sen benimle dalga mı geçiyorsun? Karşıma geçip hiç bir uyarıda bulunmadan bana hiç hoşlanmadığım korkunç şeylerden bahsediyorsun.
Kapının kapanma sesiyle oraya döndüm. Akari çoktan gitmişti. Nasılda yumuşatmıştı korkunç şeyler diyerek.
-Seninle konuşuyorum Min-a. Bir açıklama bekliyorum.
-Ben açıkladım zaten. Kendimi açıkladım sana, nasıl biri olduğumu. Benimle ilgili bilmediğin o kadar çok şey varki bazen düşünürken çıldıracak gibi oluyorum.
Ellerini yatağın demirine koyarken bir süre sessiz kaldı.
-Neden şimdi açıklıyorsun? Ne oldu da beni böylesine bir durumun içine sürükledin.
-Rezalet diyecektin sanırım. Kelimelerini yumuşatma bana ne söylemek istiyorsan söyle.
Elimi tutarken gözlerimin içine baktı.
-Bana anlat. Bilmediklerimi, bildiklerimi, bildiğimi sandıklarımı. Bak ben sana gerçekten aşığım. Ben anlamaya çalışıyorum bana yardım et lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LYRA
FanfictionBir oyun oynadığınızı düşünün. Başlangıcı güzel ama devamı berbat. O oyundan sıkıldığınızı hayal edin. Ölesiye nefret ettiğinizi. Ne yapardınız? Oynamayı mı bırakırdınız? Ya da fırlatıp atar mıydınız? Bunaldığınızda yeter deyip başından kalkardınız...