Telaşla gitmeye çalışırken Min Joon sakince beni durdurdu.
-Menajeri biraz tehdit etmiş olabilirim.
Anlamazca suratına bakarken sırıtıp bana tekrar sarıldı.
-Merak etme haber falan yapılmayacak. Yaparlarsa ben de bir şeyler yapacağım.
Yanımda kala kala benden bir şeyler kapmıştı.
Hava yeni kararmışken birlikte çatıdan indik. Menajerin odasına doğru ilerlerken ismim koridorlarda yankılanmaya başladı. Birisi çıldırmış gibi beni arıyordu. Sesi tanıyordum ama böylesine bir acemilik yapacağını düşünmemiştim. İsmimi haykıran kesinlikle Min Kyung'dan başkası değildi. Telaşla odasından çıkan menajer bizi kendi odasına sokarken köşeyi dönen sevgili abim de bizi görmüştü.
Koşarak üzerimize gelirken yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu.
-Senin yaptığına eminim Min-a bu haberleri hemen kaldırtacaksın.
Yüzüme kondurduğum umursamaz sırıtışla koltuklardan birine yayıldım.
-Çok sıkıcısın sevgili kardeşim. Ama merak etmiyor musun?
Menajerin kollarında debelenirken beni duyduğundan bile emin değildim. Hareketleri bir süre sonra durduğunda sıkılmışcasına ofladım. O da üstünü başını düzeltiyordu. Menajer rahat bir nefes almıştı ki hızlı bir hareketle üstüme atlayıp saçıma yapıştı. Şaşkınca etrafıma bakınırken Min Joon ben karışmıyorum dercesine ellerini havaya kaldırdı.
Saçımı çekerken küçük bir çığlık atıp ben de onun saçına yapıştım. Benden cok daha sesli çığlıklar atarken beni tehdit etmeye devam ediyordu.
-Seni geberteceğim pis fare!!
Saçını daha çok çekerken konuştum.
-İstediğini yapmakta özgürsün ama ben merakımı giderene kadar aklanmayacaksın.
Saçlarını çok fazla çekmiş olacağım ki acıyla bağırıp benim saçlarımı bırakmıştı. Ben de onunkileri bıraktığımda ellerimde kalan saçlarına baktım.
-Sen MANYAKSIN!
Bana bağırırken kafasını ovuşturuyordu. Onun elinde de benim hatrı sayılır çoğunlukta saçım kalmıştı.
-Haberlerin bu kadar erken çıkmaması gerekiyordu.
Aklıma gelen ihtimalle hemen telefonumu kontrol ettim.
-Neden bahsediyorsun acaba?
Onu elimle sustururken mesajları kontrol ettim. Tahmin ettiğim gibi haberin kaynağı benim ekibim değildi. Hızlıca girip haberleri kontrol ettiğimde isteğim dışında herhangi bir fotoğraf yada yazı olmamasıyla rahat bir nefes verdim. Yine de ilgilenilmesi gereken bir sorundu. Birileri Min Joon ve benim ilişkime zarar vermeye çalışıyordu anlaşılan.
-Ben çıkartmadım haberleri ama çıkartacaktım.
-Bak hâlâ!!
Sinirle bağırırken zarar gören kariyeri için endişelendiği belliydi.
-Sence ne olacak?
Heyecanla sorduğum soruya aynı şekilde karşılık gelmemişti. Homurdanmıştı sadece.
-Sence baban nasıl bir karar verecek? Senin kariyerini mi yakacak yoksa karısına rağmen diğer çocuğunu itiraf mı edecek?
Gözleri faltaşı gibi açılırken gözleriyle menajeri gösteriyordu.
-Haberi var merak etme.
Seslice oflarken ellerini saçlarına daldırdı.
-Babam umurumda değil 2 gün içerisinde bir şey yapmazsa kendim açıklarım kardeş olduğumuzu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LYRA
FanfictionBir oyun oynadığınızı düşünün. Başlangıcı güzel ama devamı berbat. O oyundan sıkıldığınızı hayal edin. Ölesiye nefret ettiğinizi. Ne yapardınız? Oynamayı mı bırakırdınız? Ya da fırlatıp atar mıydınız? Bunaldığınızda yeter deyip başından kalkardınız...