Uçak bulutların arasında süzülürken dışarıyı izledim. O sırada yanımdaki kızın beni dürtmesiyle ona döndüm. Çekik gözleri ve çıkık elmacık kemikleri ile çok tatlı bir görüntüsü vardı.
Korece olarak bana yönelttiği soru beni düşündürmüştü.
-Koreli misin?
Bir süre düşündüm. Cidden koreli mi oluyordum ben şimdi.
-Evet sence koreliye benziyor muyum?
-Aslına bakarsan benziyorsun ama sanki bir dizi estetik ameliyat geçirmiş gibisin. Yüzünde neredeyse hiç mimik oynamıyor.
-Duygularımı gösterebilen bir insan değilim.
-Yani yüzünde estetik yok.
-Evet,yok.
-Peki gözlerin?
-Annem bir türk babam ise koreli.
-Oh anladım bu çok güzel.
İçimden kime göre neye göre desemde dışıma tabiki de yansıtmadım.
-Evet. Peki ya sen koreli misin?
-Koreli değilim. Japonya'dan geldim Kore'ye. Ama çok uzun zamandır Kore'de yaşıyorum.
-Bu çok güzel.
Japonca olarak konuştuğumda kız şaşırmıştı.
-Dilimizi biliyor musun?
Bu sefer o da japonca konuşmuştu.
-Evet dil öğrenmek benim hobim.
-Kaç dil biliyorsun?
-7 dil sanırım.
-Senin yerinde olmak isterdim.
Kızla bir süre daha sohbet ettik. Korede hem üniversite okuyormuş hem de stajyer olarak bir şirkette çıkış yapabilmek için uğraşıyormuş.
Kızla konuşsam da zaman geçmiyordu. Ve ben kesinlikle uçak otobüs araba fark etmez yolculuk yaparken uyuyamazdım. Yanımdaki kız boyun yastığını taktığında göz ucuyla ona baktım.
İnsanlar da onun gibi mi düşüneceklerdi? Estetik yaptırdığımı. Başımı iki yana sallayıp çantamdan eskiz defterimi çıkarttım. Kulaklığımı tekrardan takıp hareketli bir şarkı açtım. Defterimde boş bir sayfa açtım.
Gözlerimi kapattım ve ne çizebileceğimi düşündüm kısa bir süre sonra ne çizeceğime karar vermiştim. Yanımda gözbandını takmış uyumaya çalışan kıza baktım. Anı resimlerini seviyordum. Bazen sırf böyle resimler için kalabalık yerlere gider dikkatimi çeken birini çizerdim.
Kendimi şarkının kaptırmış ritim ile uyumlu çizgiler atarken gelen yemekle saate baktım.
Çoktan 3 saat geçmişti bile. Yaptığım resme baktım neredeyse bitmişti. Yanımdaki kızdan sonra can sıkıntısından hostesi ve değişik bir şekilde uyuyan bir adamı da çizmiştim.
Defterimi kapatıp çantama attıktan sonra ıslak mendille elimi sildim. Paketi bitirdiğimde elimin temiz olduğuna kanaat getirip diğer paketi açmadan direkt çantama attım.
Yemeği yavaş yavaş yemiştim. Hazır ayran verilmişti. Hazır ayran içemiyordum. Tam boş tepsi için hostesi çağıracaktım ki önümdeki koltukta bir hareketlilik oldu.
-Acaba o içeceği atacak mıydınız?
Anlamazca yüzüne baktığımda ingilizce olarak cümleyi tekrar söylemek için çabalamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LYRA
FanfictionBir oyun oynadığınızı düşünün. Başlangıcı güzel ama devamı berbat. O oyundan sıkıldığınızı hayal edin. Ölesiye nefret ettiğinizi. Ne yapardınız? Oynamayı mı bırakırdınız? Ya da fırlatıp atar mıydınız? Bunaldığınızda yeter deyip başından kalkardınız...