25.03.21
10.bölümü atlamayın! 💜
Kendini kapatmak.
Kişinin kendini bir süreliğine dış dünyadan soyutlaması.
Kimileri için bir nevi yenilenme sürecinin arifesi olan bu dönemde bir haftalığına sosyal ortamlardan uzaklaşmıştım. Daha çok yalnız kalmaya ve düşünmeye imkan sağlayacak ortamlar tercih ediyordum. Sosyallik anlayışı geniş olan bir insan olarak kemikleşmiş bir iki arkadaş grubu çevresinde ve daha çok evde geçirdiğim bu hafta benim için alışılmışın dışındaydı.
Küstüm çiçeği gibi kapanmıştım iyicene.
Kendimce bir çeşit protesto tekniği olarak onun dolmuşuna binmeme kararı almıştım, fakat pazartesi başlarım dolmuşuna da sana da deyip bir hafta uzak kaldığım dolmuşa bindim.
En öne geçeceğimi sandınız değil mi? Hayır, geçmedim.
En arka sıranın en köşe koltuğuna sinip görünmez olduğumda istediğim refaha erişmiştim. Öndeki insanlarla paramı gönderdikten sonra dizlerimi kırıp kendime çekip kafamı da dizlerime gömdüm. 10 dakika sonra uykuya kalacağımdan habersizdim.
"Gidiyorum bütün aşklar yüreğimdeeee
Gidiyorum kokun hala üzerimdeee
Sana korkular bıraktım bir de yeni başlangıçlar
Bir kendim bir ben gidiyorum"Hissettiğim ürpertiyle gözlerimi araladığımda sokak lambasından yüzüme vuran ışık hariç karanlıktı. Uyku sersemi halimle kulağıma dolan melodinin nereden geldiğini anlamaya çalıştığımda hala dolmuşun içinde olduğumu farketmiştim. Arabanın içinde yırtınırcasına nağmesi nağmesine şarkıya eşlik eden sesin sahibini tanımam uzun sürmedi.
"Zaman sadece birazcık zaman
Kızgınlığım yalnızlıktan korktuğumdan
Bilirsin karanlıktan da ürkerim çocuklar gibi
Işıkları hep yakarım bu korkudan"Bir şarkı bu kadar hisli söylenebilir miydi ulan? Sanki hayatının tüm yükleri sesine yansımıştı, sesi de güzeldi herifin. Yine gelip sadece sesiyle dahi kalbimin en ortasına işlemişti.
Zaten iki büklüm olan boynumu tersçe oynattığımda sağa sola çevirmemi engelleyen korkunç bir acı baş göstermişti. Güç bela yan tarafa doğru kaydığımda elim hala boynumdaydı. Arabada bangır bangır çalan şarkıdan dolayı yaptığım tıkırtıları asla duymuyordu. Kendini öyle bir kaptırmıştı ki.
Şarkının bitmesi ağzımdan çıkan acı dolu inlemeye denk geldiğinde yerinde zıplamıştı.
"Noluyor lan?"
Etrafı tararken gözleri benim karanlık bedenimin üzerinde durduğunda "Ananı si-" deyip bağıracaktı ki sonunda ağzımı açabildim.
"Dur, benim Evren."
"Evren mi?" deyip emin olmak istercesine ışıkları açıp yanıma yaklaştığında yüzündeki korku dolu ifade hala geçmemişti.
"E-evet." Ağrıdan yerimde kıvrandığım için sesim de kesik kesik çıkıyordu.
"Sen ne yapıyorsun burada?"
"Uyumuşum."
"Ben seni arabada mı unutmuşum?" Elini ağzına atıp kahkahasını gizlemeye çalışmıştı.
"Gülme. Arkada sıkışıp kalmışım zaten. Ahh." Acıyla bağırdığımda endişeyle bana doğru iyice yaklamıştı.
"Boynuna bir şey mi oldu senin?"
"Oynatamıyorum, bir şey yap." Ne yapacağını bilemez bir şekilde kafasını kaşıdıktan sonra bir dakika anlamında parmağını kaldırıp koşa koşa inmişti.
Elinde kas gevşetici bir kremle geri geldiğinde yan koltuğuma oturup kapağını hızlı bir şekilde açtı. Arka tarafında yazan ufak bilgilendirmeye göz attığında elinden kremi almak için uzandım.
"Çekil." deyip elimi ittirdiğinde üstümdeki kapşonlu hırkaya bakıp yüzünü buruşturdu.
"Hırkanı çıkart."
Ikına ıkına hırkayı çıkarma girişiminde bulunurken bir kolundan tutup çıkartmama yardımcı olmuştu. Kısa kollu tişörtümle kaldığımda yaka kısmını eliyle hafifçe açtırttı. Kremden eline biraz sıktığında üzerime doğru eğildi. Uzak kaldığım o kokusunun burnuma doluşmasının verdiği huzurla birlikte göz kapaklarımı indirdim.
Boyun kısmıma ince bir tabaka halinde sürerek hafif masaj yaparak uygularken yüreğimdeki çırpınışların başladığını hissedebiliyordum. Parmakları tenimde gezinirken incitmekten çok uzaktı, parmaklarının ucuyla tüy hafifliğindeki dokunuşları bile tüm vücudumu etkisi altına almaya yetmişti.
Bana dokunduğu an sanki tüm dünya gözümden silinmişti, sadece o ve ben vardık şimdi.
Gözlerimi açıp özlediğim o güzel yüzüne bakıp mutlu olmaya çalışıyordum. Karşı konulamaz bir dürtüyle boynumdaki eline doğru hafifçe kafamı yasladığımda elini hareket ettirmeyi bırakmıştı. Yumuşak dudaklarımla elinin üstüne hafif bir öpücük kondurduğumda hala gözlerinin içine bakmayı sürdürüyordum.
"Ne yaptığını sanıyorsun Evren?"
Yüz hatlarının gerildiğini hissettim. Az önce bana bakarken gülümseyen gözleri öfke saçıyordu. Onun bu bakışlarından sonra oluşan mahçubiyetimi gizleyebilmek için gözlerimi ellerime sabitledim. Ne zaman suçluluk duysam böyle yapardım. Sanırım suskunluğum onu daha da öfkelendirmişti. Öfkeyle gürlediğinde neye uğradığımı şaşırdım.
"Evren ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama inan ki bu hiç hoşuma gitmiyor."
Ellerini birbirine sürtüp kalan kremleri silmeye çalışırken yanımdan kalkıp geniş adımlarla öne doğru ilerlemişti. Kapıyı açıp indiğinde bir şey mırıldanacak gibi oldum, sustum.
Ön kapıyı açıp direksiyonun başına oturduğu zaman her sinirlendiğinde yaptığı gibi elini sertçe saçlarının arasından geçirmişti.
"Ben kendim dönerim." diye seslendiğimde sanki ben orda yokmuşum gibi hiç istifini bozmadan arabayı hareket ettirdi. Tekrar seslenecek gibi olsam da kaderime razı gelip susmayı tercih ettim. Hızlı gitmemiz sebebiyle cama pinpon topu gibi çarpan kafama aldırmadan yaslandığım camdan kalkmadan yağan yağmuru izledim. Camdan kayan su damlalarına eş olarak gözümden akan yaşları hırkamın koluna silerken tanıdık sokağın önünde durduğumuzu farkettim. Koşar adımlarla arabadan inip kendimi yağmurun altına bıraktım.
Damlaların gözümün önünden ağırca yere inmesini izlerken ıslanmayı umursamadım. Yerdeki su birikintilerine düşen damlaların çıkardığı şıp sesini sevdiğim bir melodiyi dinlermiş gibi dinledim.
Başım öne düşmüş, ellerim cebimde, yanımdan geçip su sıçratan arabalara aldırmadan apartmana doğru yürüdüm. Apartmana girmeden çimlerin üzerinde kollarımı açıp gökyüzüne baktığımda yüzüme damlayan büyük damlaları silme gereği bile duymuyordum.
Az önce unutmuş olduğum boynumun ağrısı tekrar içime işlediğinde parmaklarının değdiği yerlerde ellerimi gezdirdim. Dudaklarımda oluşan gülümseme göz yaşlarımla birleştiğinde yağmurla karışık yaşımın tadına baktım. Ruhumun boşluklarını dolduran ruhsuz damlacıklara veda edip apartmana girdim.
Noluyor olm gülüyorduk en son??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLMUŞ | bxb
General FictionDolmuşların nefret ettiğim şeyler listesinin başında geldiğini anlamışsınızdır, ta ki dolmuşu dünyanın en güzel şeyi olarak görmemi sağlayan o adama kadar. Şoförden bahsediyorum bu arada.