12.04.21
Bugünün 2.bölümü.
32. bölümü atlamayın💖Türkçe pop eşliğinde ayna karşısına geçip hazırlanmaktan daha eğlenceli bir şey olabilir miydi? Normalde beş dakikada çekidüzen verebileceğim saçlarımı müziğin ritmine ayak uydurup sallanan ellerim sayesinde iki katı sürede düzeltebilmiştim. Uzun zamandır soluk renk giyiyor olmaktan sıkıldığım için bugün bir değişiklik yapıp kırmızı kazağımı giymiştim. Montumu da üzerime geçirdiğimde tam anlamıyla hazırdım.
Kapıyı açtığım gibi yüzüme çarpan soğuk sayesinde titreyip montumun fermuarını boğazıma kadar çektim. Ellerimi cebime sokup koşar adımlarla kendimi Alper'in arabasına attım. Alperle yanaklarımızı birbirimize değdirerek selamlaştıktan sonra araba sıcak olduğu için montumun fermuarını açtım.
"Yanakların buz gibi olmuş hemen."
"Bugün hava aşırı soğukmuş ya."
"Sen yeri tarif et bana. Konumuna bakmadım hiç." deyip arabayı çalıştırdığında telefonumdan haritalara girip restoranın adresini buldum. Benim yönlendirmelerim eşliğinde aradığımız yere geldiğimizde arabadan inip içeri girdik. Gayet büyük ve şık dizayn edilmiş bir yerdi. Yeni açılmış olmasına rağmen kalabalık denebilecek bir insan topluluğu vardı.
"Hoş geldiniz. 2 kişi misiniz? Buyrun şurada bir masamız var, oraya geçebilirsiniz."
Garsonun gösterdiği cam kenarındaki 4 kişilik boş masaya ilerleyip karşı karşıya oturduk. Montumu çıkartıp yanımdaki boş sandalyeye bıraktığımda gözlerim etrafta dolaşarak hocamı aradı. Uzun bir süre göremeyince pes ederek menüyü incelemeye başladım.
"Ne yesek acaba?"
"Bilemedim ki." Kararsız bir şekilde menüye bakmayı sürdürürken garson karar verip vermediğimizi sormak için yanımıza gelmişti.
"Henüz karar veremedik maalesef. Bu arada bir şey sorabilir miyim? Daren Bey burada mı?"
"Buralarda olması lazım. Ben kendisine yanınıza uğramasını söylerim."
"Tamamdır. Çok sağ olun."
"Hocanın bir tavsiyesi vardır belki ona göre seçeriz." diyen Alper'e kafa salladım. Kafamı kaldırdığımda bize doğru gelen hocamı gördüğümde hevesle elimi kaldırdım.
"Hocam!"
Alper
Evren'in el salladığını görünce arkamı dönüp gelen adama baktığımda şaşkınlıktan ağzım aralandı. Hoca bu muydu? Ben neden göbekli, bıyıklı, orta yaşlarda bir hoca bekliyordum? Genelde öyle olmuyor muydu?
Lacivert takım elbisesinin içinde süzülerek yürüyen adama baktığınızda podyumda yürüyen bir mankeni izliyormuş hissiyatına kapılıyordunuz. Tek elini cebine sokup kabarık göğsü ve kendinden emin yürüyüşüyle ben buradayım diye bağırıyordu. Fakat yanınıza yaklaşıp açık yeşilimsi değişik bir tona sahip olan gözlerini üzerinize diktiğinde yerin dibine giresiniz geliyordu. Kibirli ifadesini gördüğünüzde güzelliği betimleyen o suratı sizin için korkutucu hale gelebiliyordu. Soğuk bakışlarını üzerimden çekip tam zıttı bir sıcaklıkla Evren'e sarıldığında adamdan aldığım enerjiyle yerimde rahatsızca kıpırdandım.
"Evrenciğim hoş geldin. Büyümüşsün sen ya."
Gözleri Evren'in vücudunda dolaştığında yüzündeki ifadeden hiç hoşlanmamıştım. Evren, karşısındaki adama tüm sevecenliğiyle yaklaşırken gülüp "3 sene oldu hocam ya. Büyüdük valla." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLMUŞ | bxb
General FictionDolmuşların nefret ettiğim şeyler listesinin başında geldiğini anlamışsınızdır, ta ki dolmuşu dünyanın en güzel şeyi olarak görmemi sağlayan o adama kadar. Şoförden bahsediyorum bu arada.