19.04.21
Kısa bir geçiş bölümü oldu gibi. Devamını bu akşam yazacağım, öpüldünüzzz.
Alper
Alilerin yanından ayrıldıktan sonra abimle yengemin de katılacağı bir aile yemeği yiyeceğimiz haberini aldığım için Evren'in "Bana gel." teklifini reddetmek zorunda kalmıştım. Bir saatlik bir vaktimiz olduğu için bu zamanımızı Ali'nin evine yakın olan sahilde geçirmeye karar verdik. Soğuk havaya rağmen birbirimize attığımız gülücükler içimizi ısıtıyor, üşüme hissiyatını söküp atıyordu.
"Alper'im bak sana ne diyeceğim."
"Hım? De."
Kafasındaki tüylü kapüşonunun altından beliren iri mavi gözleri, kıvrık kirpikleri ve kızarmış burnuyla gözlerimde bir şey arıyor gibi baktığında dünya üzerindeki en güzel görüntülerden birine bakıyordum. O konuşmaya hazırlanırken aklıma ilk gelen düşünceyi sesli bir şekilde dile getirdim.
"Burnunu seviyorum."
"Hı?" İlk başta böyle bir şey beklemediği için şaşırsa da elini minik burnuna götürüp hafifçe kaşıdı. Kapüşonunu düzeltip kendi kendine sırıtırken "Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Sevimli görüntüsünden dolayı dişlerim kaşınır gibi olduğunda içimde beliren sevgiyi dışarı yansıtmak istedim. Kendimi tutamayıp yanağını ısırdığımda ağzını hafifçe aralayarak koluma vurdu.
"Oha! Isırdın mı?"
Yandaki bankta oturan teyzeler bu yaştaki çocuğun yaptığı hareketlere bak bakışları atarken onları sallamayıp önüme döndüm.
"Isırdım. Ne olmuş?"
"Manyaksın sen."
"Ee sen ne diyecektin bana bakalım?"
"Diyecektim ki, bana mı taşınsan acaba? Temelli olarak." Gözlerini yüzümde dolaştırıp tepkimi ölçmeye çalışırken işaret parmaklarını birbirine dokundurup dişlerini de birbirine bastırıp gülümsedi.
Kendi hayatlarımızı birbirine harmanlama fikri yüzümü güldürmüştü. Her sabah uyandığımda ilk onun yüzünü görecek olmak, beraber yemek yapacak olmak, uyumadan önce gördüğün son yüzün yine onunkisi olması fikrine nasıl hayır diyebilirdim ki?
"Beraber mi yaşayacağız yani gerçekten?"
"İstemez misin?"
"Tabi ki isterim, saçmalama." dediğimde keyifli bir kahkaha patlatıp parlayan gözleriyle bana baktığında sımsıkı sarılıp öpmek istesem de yandaki teyzelere göz devirip sevgilime gülümsemekle yetindim.
"Ne zaman taşınırsın? Yarın? Olur mu? Ha? Bu gece belki?"
"Yavrum dur. Önce bizimkilerle konuşmam gerekiyor biliyorsun."
"Hemen konuş." Sabırsız, yerinde duramayan haline kahkaha attığımda kapüşonunun tepesinden kafasını sevdim.
"Eve gideyim, konuşacağım. Söz."
➖
Abimlerle aramdaki problemler düzeldiği için diğer aile yemeklerine oranla daha rahat olduğum bu günde ilk defa yediklerim boğazıma dizilmeden keyifle yutabiliyordum. İrem, en sevdiğim çizgi film başladı bahanesiyle salona koşup yemeğini oradaki masaya taşıttığında ben de boğazımı temizleyerek konuya girdim.
"Baba, ben erkek arkadaşımla yaşamaya karar verdim."
Elindeki bardağı bırakıp içtiği su zehir olmuş gibi öksürük krizine girdiğinde annem sırtına vurup rahatlatmaya çalışırken bir yandan da bana "Allah seni kahretsin emi." bakışları atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLMUŞ | bxb
General FictionDolmuşların nefret ettiğim şeyler listesinin başında geldiğini anlamışsınızdır, ta ki dolmuşu dünyanın en güzel şeyi olarak görmemi sağlayan o adama kadar. Şoförden bahsediyorum bu arada.