03.04.21
İyi okumalar güzellerim💋Arkadaşlarla ve sevgiliyle saatlerce boş muhabbet etme şansım olduğunda bir zaman sonra vücudumdaki serotonin miktarına hatrı sayılır ölçüde katkı yaptığının farkındaydım. Ağzım yırtılırcasına esnemeye başladığımda sevgilimin omzumda duran eli bulunduğu yeri hafifçe sıkmıştı.
"Uykun mu geldi? Bu gece burada kalacaksın değil mi? Bu saatte gitme hiç."
"Kalırım tabi."
"Ben de burada kalayım mı?" Mustafa'nın dizine yatıp saçlarını okşaması için kedi gibi sırnaşan Batu'nun keyfi gayet yerinde gibi gözüküyordu.
"Kal, kal. Bu koltukta yatarsın işte." Alper dirseğiyle beni hafifçe dürtüp kaş göz yaptığında sırf Batu'yu sinir etmek için böyle dediğini anlamıştım. Fakat Batu gayet ciddiye aldığı için Mustafa'nın dizinden kalkıp doğruldu, kaşları çatıktı.
"Ben niye koltukta yatıyorum acaba Mustafamın yanı varken?"
"Sen rahat durmazsın şimdi, o yüzden. Hem bak çok rahat koltuk." Koltuğun üstünde hafifçe zıplayıp yüzüne memnun bir ifade yerleştirdi. Mustafa da Batu'nun yüzünün aldığı şekle bakıp gülüyordu.
"Gel bebeğim, çabuk." Mustafa'nın elinden tuttuğu gibi odaya sürüklemeye çalışan Batu'nun arkasından terliğini çıkarıp tam Batu'nun kalçasına denk gelecek şekilde fırlatan sevgilime bakarak kahkaha attım.
"Yuh. Acıdı lan."
Yüzünü buruşturup kalçasını ovaladıktan sonra odaya girip kapıyı da kilitledi.
"Uslu durun." Ciddi ses tonuyla bağırdıktan sonra bana bakıp göz kırptığında karşılıklı gülmeye başladık. Bu arada yamuk oturduğum için belim tutulmuştu. "Ay, ay, ay." diyerek 80 yaşındaki yaşlılar gibi ellerimle dizlerimden destek alarak doğruldum. Alper'in de kalkmasını sağlayıp elini omzuma attırdıktan sonra kendi elimle de belini sardım.
"Biz de yatalım artık. Ağzım yırtıldı esnemekten."
Onun üzerinde pijamaları olduğu için yatağın yorganını kaldırıp yatağın içine oturttum. Yarım yamalak yerleştiği dolabının kapağını açıp kendime uygun bir şeyler aramaya başladım. Pantolonla yatacak halim yoktu, hazırlıksız gelmiştim.
Bulduğum birkaç pijamayı tutup darlıklarına ve boylarına bakıp karar vermeye çalışırken en dar olanında karar kıldım. Üstüne de gayet bol, uzun kollu düz bir tişört buldum. İlk defa Alper'in önünde bu şekil soyunacağımın ve odadaki yoğun ışık saçan lambanın tüm vücudumu ortaya sereceğinin bilincinde olduğum için ellerim hiç olmadığı kadar terlemeye başlamış, kulaklarım kızarmıştı. Arkamda beni izleyeceğini bildiğim bir Alper'in olması da işimi daha zorlaştırıyordu. Açık dolabın önünde boş boş dikilmeyi kesip kapağını kapattığımda sırtım Alper'e dönük olacak şekilde kazağımı çıkarıp sandalyenin üstüne fırlattım. Hiç vakit kaybetmeden tişörtü üzerime geçirdim, tişörtün kafamdan geçmesiyle dağıttığı saçlarımı elimle düzelttim. Kemerimi açıp pantolonumun bacaklarımdan düşmesini sağladıktan sonra yine aynı şekilde hızlı hareketlerle pijama altını giydim.
Arkamı döndüğümde Alper'in derin ve bir ucundan yakalanamaz anlamlar içeren bakışlarını yakaladım. Arkamı dönmemle hisli bakan gözleri gözlerime çıkmıştı. Kızarmış bir yüzle ve utangaç bir tavırla lambayı kapatıp yatağın önünde dikilmeye başladığımda kolumdan tutup yatağa doğru çektiğinde kendimi serbest bırakıp koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLMUŞ | bxb
General FictionDolmuşların nefret ettiğim şeyler listesinin başında geldiğini anlamışsınızdır, ta ki dolmuşu dünyanın en güzel şeyi olarak görmemi sağlayan o adama kadar. Şoförden bahsediyorum bu arada.