"Mors omnia vincit."
⚜️⚜️⚜️
Cenaze Töreninden Önceki Akşam
Vakit gece yarısını çoktan geçmişti, gök kubbenin tepesine tırmanan ay gümüş ışığı ile dairesini aydınlatırken Victor tek başına mermer kemerli geniş şöminenin karşısında oturuyordu. Ellerini göğsünde bağlayarak kadife kaplanmış sandalyesinde arkasına yaslanmıştı, açık balkon kapısından gelen gece kuşlarının sesleri artık sönmeye yüz tutmuş ateşin çıtırtıları ile iç içe girmişti. Calabar'da yaz sıcak geçtiği için mevsim boyunca şömineler pek yakılmazdı fakat Victor ateşin sesini dinlemeyi seviyordu. O gün henüz çalışma odasından çıkmamışken dairesindeki şöminenin hazırlanmasını istemişti. Akşam yemeğinden sonra yıkanmış, yanında getirip masanın üzerine bıraktığı deri dosyaları okuduktan sonra doldurduğu şarabıyla şöminenin karşısına oturmuştu.
Koyu renk gözleri adeta ateşin içinde kaybolmuşken düşünceler zihninden gelip geçiyordu. Bir gün önce Igor Waldorf'un başkente geldiğini işitmişti. Adam sarayda kalmak yerine geceyi kuzeni olan karısı Ruyka'nın yanında geçirmişti. Onu huzursuz eden kapılabileceği sıradan bir kıskançlık dürtüsünden daha fazlasıydı. Evlilikleri geri dönülmez bir noktaya gelmiş olsa dahi karısını en az mensup olduğu aileyi tanıdığı kadar iyi tanıyordu. Onun gözünde Ruyka ve Alita'nın tek benzer noktaları yüzleriydi, ruhları birbirinden oldukça farklıydı.
Fakat aldıkları karar sonrasında, Victor makamını korusa dahi aileden usulca dışlandığı hissediyordu. Böyle bir zamanda Igor Waldorf'un başkente gelmesi altında güçlü imalar bulundururken kimse onu muhatap alıp tek kelime etmemişti. İçinde bulundukları durum için Ruyka'nın öfke ile karar verdiğini, kafasını dinleyip kendine geldiğinde ona karşı aldığı gardı indireceğini söyleyen Gustav dahi oğlu hakkında konuşmamıştı. O akşam sarayda verilen, tüm aile üyelerinin katıldığı akşam yemeğine davet dahi edilmemişti. İçten içe bunun sebebini biliyordu, her şey gün yüzüne çıkmışken Gustav hem Alois hem de Ruyka ile aynı anda karşılaşmasını istememişti. Fakat bunu onunla açıkça konuşmaması asabını bozmuştu.
Bu yüzden, akşam yemeğinden epey sonra Helma'nın durumunun ağırlaştığını ileterek onu huzuruna çağırdığında gitmeyi reddetmişti. Konuşulabilecekleri az çok tahmin ediyordu, Helma'nın uzun zamandır süregelen hastalığı onu oldukça hırpalamıştı. Eğer yaşarsa onu nasıl kullanacaklarını tartışacaklardı, ölürse de bu haberi saklamanın mı yoksa paylaşmanın mı daha avantajlı olacağına karar vereceklerdi. Hâlihazırda asabı bozukken bunu bensiz de yapabilirler diye düşünmüştü, ulağa daha önemli bir meşguliyeti olduğunu iletip gelemeyeceğini söylemişti. Yıllardır maruz kaldığı bu muamele artık onun tarafında sınırı aşmıştı. İçinde bulunduğu ailenin ikiyüzlülüğüne zaman geçtikçe alışması gerekirken artık tahammül edemiyordu. İşlerine yaradığı, kirli altınlarını temize çıkardığı müddetçe ailenin bir ferdi olarak görülen Victor aralarından birine zarar verdiği an kapının dışarısında bırakılmıştı. İşin kötü tarafı, dışında bırakıldığı bu kapıdan uzaklaşmasına izin verileceğini sanmıyordu. Tekrar istenmediği müddetçe içeri girmesi ne kadar yasaksa, beklediği kapının önünden ayrılması da o kadar yasaktı. Sahip olduğu sırlarla makamını bırakıp başka bir hayata başlaması imkânsızken bunu istemesinin dahi sonu olacağını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Historical FictionPrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...