"Nemo sine vitio est."⚜️ ⚜️ ⚜️
6 Sene Önce – Beyazkaya Sarayı / Calabar
Sarayın nispeten tenha olan koridorunda tek başına yürüyen Victor gözlerinin acıdığını hissediyordu. Günlerdir o kadar fazla evrak okuyup rapor çıkarmıştı ki, akşamları odasına gidip kendini yatağına bırakarak hiçbir şey düşünmeden uzanmak onun için paha biçilmez bir lüks haline gelmişti. Şikâyet etmeye hakkı olmadığını biliyordu. Ne için eğitildiğinin farkındaydı, ağabeyi Alban onu adeta bir gölgesi gibi görüyordu. Kabiliyeti içinde olan her şeyi adeta nakış işlercesine ona geçirmenin peşindeydi. Victor, ileride hazine kâtibi olarak kraliyet konseyine katılacağını hayal edemiyordu. Bu durum hoşuna gitse dahi, içinde korkuları vardı. Ağabeyi Alban üzerinde durduğu ince ipte ustalıkla yürürken onun adımlarını takip edip edemeyeceğinden şüphe duyuyordu.
Canını yakan gözlerini ovarak ona ait odanın kapısın açıp içeri girdiğinde başını dahi kaldırmadan söylenmişti. Başına yerleşen ağrı adeta şakaklarını düğümcük düğümcük ediyordu.
"Sib, benim için bir küvet getirtir misin? Bir an önce yıkanıp uyumak istiyorum."
"Maalesef, bu akşam bir an önce uyuyabileceğinizi sanmıyorum Lord Mascarián."
Odasının çift kanatlı kapısını örten Victor, duyduğu ses ile birlikte omuzunun üzerinden arkasına baktığında odadaki küçük masanın sandalyelerinden birinde oturan Alita'yı görmüştü, gülümseyerek onu izliyordu.
"Alita!"
Yüzündeki şaşkınlık yerini yavaşça geniş bir gülümsemeye bırakmıştı. Alita oturduğu sandalyeden zümrüt yeşili elbisesinin eteklerini toplayarak kalktığında koşarak yanını bulmuştu. Aylardır ayrı olduğu sevgilisini kollarına sararak kendine çekmişti. Parmakları serbest bıraktığı siyah saçlarının arasına karışmıştı. Gözlerini acıtan yorgunluğu, baş ağrısı adeta bir anda yok olup gitmişti. Kokusunu uzun uzun içine çekerek saçlarını öpmüştü. Ellerinden biri yanağını kavrayıp omzuna yasladığı başını kaldırmasını sağlamıştı. Yüz yüze geldiklerinde sonsuz bir boşluğu andıran buz mavisi gözlerine bakıp içini çekmişti. Dudakları ilk önce şakağını bulmuştu, sıcak öpücüğünü bıraktıktan sonra gözünün altına inmiş, sonrasında ise yanağını takip etmişti. Hala kollarının arasında olan Alita'nın ilgisinden yana herhangi bir şikâyeti yoktu. Kollarından birini boynuna sarmışken gözlerini kapatmış gülümsüyordu. Dudakları birleştiğinde karşı koymamış ya da geri çekilmemişti, bilakis oldukça davetkârdı. Victor onu ilk öptüğü zamanı hatırlıyordu. Soğuk ve beyaz yanakları ısınarak kızarmıştı, mavi gözlerini kaçırarak ne yapacağını bilemeden geri çekilmişti. O an ise kollarının arasında ona daha fazla sokularak dudaklarını aralıyordu. Bana ait diye düşündü, bu hisle içine kapıldığı tutku yoğunlaşmıştı. Sevgilisinin sıcak dilini hissettiğinde göğsünden kısık bir inleme yükselmişti. Nefes nefese kalan Alita geri çekildiğinde gülümsüyordu, dudakları kızarmıştı. Ellerini göğsünün üzerindeydi, adeta beyaza çalan mavi gözlerini gözlerinden ayırmıyordu. Parmakları yüzüne dokunup yanağını okşarken mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Fiction HistoriquePrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...