⚜️Bölüm 17 - "Ivar Lucian Waldorf"⚜️

774 83 175
                                    


"Fluctuat nec mergitur."

⚜️⚜️⚜️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⚜️⚜️⚜️

6 Sene Önce – Dúpa Adası / Duviel

"Hala vazgeçmek için vaktin var. Merak etme, kimseye korkup kaçtığını söylemem."

Ivar, kuzeni ile Alita ile birlikte, adeta sonsuzluğa uzanıyormuş gibi duran soğuk denize bakıyordu. Gökyüzü koyuluğunu terk etmeye başlamıştı, hala tepelerin arkasında gizlenen güneşin doğması an meselesiydi. Denize açılan derin uçurum, birkaç adım ötelerinde duruyordu. Üzerinde cılız rüzgârın savurduğu, geceliği andıran beyaz bir elbise olan Alita'nın bakışları gökyüzü ile denizin arasında gidip geliyordu. Uzun parmaklarını siyah saçlarının arasından geçirip bileğindeki toka ile sıkıca toplamıştı. Ona bakarken tekinsizce sırıtıyordu.

"Korkuyorum ama kaçmayacağım. Eğer sen yapıyorsan ben de yapabilirim."

"Ben ciddiyim, eğer tereddüt ediyorsan aşağıya inip atların yanında bekle. Paniğe kapılırsan güzel yüzünü kayalıkların dibinden kazımak zorunda kalırım. Bu hiç hoşuma gitmez."

Sözleriyle birlikte Alita histerik bir kahkaha atmıştı. Heyecanlı olduğunu görebiliyordu fakat bunun tek sebebi korku değildi. Bir uçurumdan atlayacak olmak tıpkı onun gibi kuzenine de garip bir haz veriyordu. Ivar bu hisse uzun yıllardır aşinaydı. Dúpo'ya babası ve kardeşi Igor ile birlikte çocukluğundan beri geliyordu. Adadaki her bir ayrıntı tıpkı özenle çizilmiş bir harita gibi aklındaydı. O an buldukları kayalıklardan denize dalmak birçokları için delilikten, Ivar bunu on beş yaşından beri yapıyordu. Babası Gustav, birçok kez onu sapkınlıkla suçlayıp azarlasa da umursamamıştı. Yüksekliğin, uçurumun, saldırmak istercesine insanları gözetleyen kayalıkların yarattığı korkuya meydan okumayı seviyordu.

Bunu Alita'ya ilk anlattığında, gözleri irileşerek heyecanla parlamıştı. Kuzenin de en az onun kadar gözü kara olduğunu biliyordu. Alita gün doğmadan, yağmur yağarken sahile inip kimseyi umursamadan yüzer, bazen hiçbir şey yapmadan suyun onu sürüklemesine izin vererek gökyüzünü izlerdi. Ivar bu durumu garip karşılamıyordu. Kuzenleri, çocukluklarından beri pek de öngörülebilecek türde davranıyor değildi. Bilakis, Ivar'ın tehlikeye olan düşkünlüğü aile içinde şikâyete sebep olsa da aralarında en delibozuk olan oydu. Bu durum, çocuklukları boyunca ikisini birbirinden ayırılmasına yol açmıştı. Alita ile birlikte mükemmel bir oyun arkadaşı olsalar dahi, amcası Adon ve babası Gustav birlikte vakit geçirmelerine izin vermemişlerdi.

O an ise, birlikte denize dalmak için uçurumun kenarında duruyorlardı. Alita, her yaz olduğu gibi tatil için başkent Calabar'dan Duviel'e gelmişti. Igor ile birlikte önce Walut'a açılmışlar, sonrasında ise Ruyka ve Dirk'ü de alarak Dúpa'ya geçmişlerdi. Amcaları Adon'un tahta oturması ile birlikte prens olan Hagen, geleceğin kralı olarak görüldüğü için sorumlukları artmıştı. Onlar gibi kafasına göre hareket edemiyordu. Tek başına Duviel'e gelen Alita buna hem üzülmüş, hem de sevinmişti. Eğer Hagen aralarında olsa, onunla birlikte gün doğmadan kayalıklara gelemeyeceğini biliyordu.

KuzguniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin