"Divide et impera."⚜️ ⚜️ ⚜️
"Kuş seslerini işitiyor musun? İnsan böyle bir yeri bırakmak istemiyor."
Elinde çiçek dolu bir tepsi tutan Lauron, gülümseyerek başını sallamıştı. Öğrencisi Alita ile birlikte Beyazkaya Sarayı'nın Altın Bahçe'sine inşa edilen Cam Köşk'telerdi. Altın Bahçe, başta kral olmak üzere kraliyet ailesine aitti. Sarayda çalışan soylu bir lord ya da leydi dahi kendi isteğine göre giremiyordu. Bakımı ve düzeni sarayın diğer bahçelerinden oldukça farklıydı, daha büyük bir ilgi ve alaka görüyordu.
İçinde bulundukları Cam Köşk, adını tamamen camdan yapılmış olmasından alıyordu. Beyaza boyanmış demirlere geçirilen camlarla inşa edilmişti. İnce ve uzun bir yapısı vardı, fakat saydam duvarları oval olarak yükselip tepede dar bir kubbe oluşturuyordu. Tam ortasında, adeta sakin bir nehiri andıran bir havuza sahipti, içerisinde nilüfer yaprakları ve renkli balıklar yüzüyordu. Her bir açıdan güneşi cömertçe içine kabul eden köşkün devasa duvar diplerine, dalları açılıp budaklanmak yerine sadece göğe yükselen sırım gibi ağaçlar dikilmişti. Ülkenin dört bir yanından getirilen çiçek tohumlarıyla, bahçe adeta bir renk cümbüşünü andırıyordu. Demir direkleri yeşil sarmaşıklar tarafından ele geçirilmişti. İrili ufaklı mermer saksıların her birinden ayrı bir koku yayılıyordu. Yeşilin her tonunu barındıran bahçede, insanın kendini bir eşsiz bir ormanda hissetmemesi mümkün değildi.
Onu gezintiye çağıran Alita, elindeki makasla bahçede çiçek topluyordu. Siyah saçlarının üst kısmı örgülüydü, serbest bıraktığı alt kısmı sırtına dökülüyordu. Üzerinde omuzlarını açık bırakan, işlemeli mavi bir elbise vardı. Özenle kestiği çiçeklerini onun tuttuğu tepsiye yerleştiriyordu.
"Birkaç gündür sende farklılık seziyorum. Umarım bunu kötüye yormam gerekmiyordur."
Alita, yüksek ve oldukça büyük mermer bir saksıya ekilmiş mor ve pembenin farklı tonlarına sahip olan şakayıklara doğru eğilip parmak uçları ile dokunarak kokuyu içine çekmişti. Lauron, kadının çiçekleri çocukluğundan beri sevdiğini biliyordu. Onu düşündüren, büründüğü bu dingin haldi.
"Mutluyum. Beni böyle görmeye pek alışkın olmadığın için yadırgıyorsun."
"Buna inanmayı isterim fakat daha önce mutlu olduğun anlara şahit oldum."
"Değişiyor olmam mümkün değil mi? Belki de artık farklı bir göze sahibimdir."
Yaprakları ve toprağı kontrol eden Alita, elindeki makas ile çiçeklerden birini kestikten sonra ona doğru dönmüştü. Mavi gözleri ondan bir karşılık bekliyordu. Lauron, ortada bir şey olduğuna emindi. Fakat bunun ne olduğunu tam olarak kestiremiyordu. Tahmin yürütmenin kadının ağzından laf almak için iyi bir yol olduğunu düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Historical FictionPrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...