"Dum spiro,spero"
⚜️⚜️⚜️
4 Sene Önce – Duviel
Lauron, üzerindeki siyah pelerinin başlığı yüzüne doğru indirmiş, karanlık gecede yağmurun altında at sürüyordu. Akşam yemeğinden sonra getirilen sıcak su ile yıkanmış, üzerini değiştirmişti. Yarım bıraktığı kitabını okuduktan sonra uyumaya hazırlanıyorken odasının kapısı çalınmıştı, gelen Dük Ivar Waldorf'tu. Babasından aldığı iri gözlerine endişe çökmüştü, Alita'yı şatonun hiçbir yerinde bulamadığını söylüyordu. Bu normalde telaşa kapılacakları bir durum değildi, Alita sıklıkla ortadan kaybolur, sonrasında ise hiçbir şey yokmuşçasına sırıtarak aralarına dönerdi. Fakat o akşam, başkentte kuzeni Ruyka'nın düğünü kutlanırken ortadan kaybolması ikisini de ürkütmüştü. Alita Duviel'e geldiği günden beri adeta bir ruh gibi geziyorken, olabilecekleri düşünmek dahi istemiyorlardı.
Ivar ne yapacağını bilemez halde muhafızları arama için şehrin içine bırakmayı düşünüyorken, Lauron ondan vakit tanımasını istemişti. Alita'yı tanıyordu, yalnız kalmak istediğinde sıklıkla gittiği tek bir yer vardı. Eğer kızı orada da bulamazsa şehrin altını üstüne getirirken Ivar'a elleriyle yardım edeceğini söylemişti.
Gönüllü olmasa da teklifini kabul eden Ivar atını hazırlatacağını söyleyerek yanından çıkmıştı. Nasıl yaptığını bilmeden, hızla üzerini değiştiren Lauron siyah pelerinini giyerek avluya inmişti. Onun için eyerlenen atı seyisten aldığı gibi üzerine binerek yola koyulmuştu.
Kat ettiği mesafe Kuzgun Tepe'den pek uzak sayılmazdı. Şato topraklarının doğusunda kalan koya geldiğinde, atını tepenin üzerindeki ağaçlardan birine bağlamıştı. Dikkatle ilerleyip kayalıktan aşağı indiğinde sahilin siyah kumu çizmelerine değmişti. Yağmur bir elekten dökülüyormuşçasına sakinken, ıslanmasını umursamadan başlığını çekerek geriye atmıştı. Kıstığı mavi gözleriyle etrafına bakıyorken, sahilde, dalgaların ucuna bir karartı seçmişti.
"Alita."
Lauron mırıltısı kendi kulaklarına dahi zor ulaşmıştı. Siyah kumların üzerinde yürüyorken, seçemediği karartı belirginleşmişti. Alita sahilde, dizlerini karnına çekip kolunu etrafına sararak ıslak kumun üzerine oturmuştu. Yağan yağmur yetmiyormuş gibi neredeyse bileğine kadar gelen dalgalar onu adeta sırılsıklam etmişti. Lauron, onu bulduğu için rahatlasa dahi bu hali hiç olmadığı kadar canını sıkmıştı. Genç kız, boş gözlerle gökyüzünde kendini gösteren şimşeklerin aydınlattığı ufuk çizgisini izliyordu.
Yanına yaklaştığında herhangi bir şey söylemeden önce üzerindeki pelerini çıkarıp omzuna örtmüştü. Elleri üzerine değdiğinde Alita başını kaldırarak ıslanmış yüzünü ona çevirmişti. Şaşırmış gözükmüyordu, ifadesinden herhangi bir hissin geçtiği söylemek mümkün değildi. Işığını kaybeden gözleriyle onu izliyorken, Lauron ıslanacak olmasına aldırmadan dizlerini kendine çekerek yanına oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Historical FictionPrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...