"Quod medicina aliis, aliis est acre venenum."
⚜️⚜️⚜️
"Alois."
Ona adeta işkence çektiren bir kâbusun içine hapsolmuş olan Alois, omzunun sarsılmasıyla sıçrayarak kendine gelmişti. Uykuyla şiş olan yeşil gözlerini araladığında, gördüğü ilk yüz üzerine eğilmiş onu izleyen karısı Alita'ya aitti. Güneş henüz sökmemişken daireleri loş bir karanlığa bürünmüştü, şamdanlardaki mumların hiçbiri yanmıyordu.
"Seslendim ama işitmedin, kötü bir rüya mıydı?"
Alois için gördükleri kötü bir rüyadan beterdi, adeta ruhuna işkence edildiğini hissediyordu. Dişlerini ne kadar sıktığını, kasılan çenesinden anlamıştı. İçine derin bir nefes çekerek yüzünü ovarken Victor'un sesini hala işitebiliyordu. Adamın kahkahası adeta yanlarındaymış gibi kulağında çınlamıştı.
Ben ateşe dokundum, sana bir avuç kül kaldı.
Sıktığı dudaklarından kısık bir inleme dökülmüştü. Elleriyle yüzünü kapatmış, parmaklarını gözlerine bastırıyorken rüyasında gördükleri kafasının içinde tekrar canlanıyordu. Dişlerinin gıcırtısını işitse dahi bunu umursamamıştı. Alita'yı dairelerinde, ayakucunda duran divanda Victor'la düşündükçe aklını kaybedecek gibi oluyordu, tıpkı ilk gecelerinde olduğu gibi, saydam geceliği ile adamın kucağına oturmuştu.
"Hadi kalk, biraz su iç, iyi gelecektir."
Yanında uzanan Alita ayağa kalkıp masalarının üzerindeki sürahiden onun için su doldurarak yatağın kenarına oturmuştu. Ellerini, ovarak kızarttığı yüzünden çeken Alois onunla yüz yüze geldiğinde dişlerini daha fazla sıkmak zorunda kalmıştı. Gördüğü kâbus için karısına kızamayacağını bilse dahi içinde yükselen öfkenin önüne geçemiyordu.
O içinde kopan fırtına ile başa çıkmaya çalışırken, Alita oturduğu yerde ona doğru yaklaşıp boşta olan elinin işaret parmağıyla yanağını okşamıştı. Karanlıkta yüzünü tamamen seçemese dahi renksiz çakıl taşlarını andıran gözleri arkasında yıldızları saklıyormuşçasına parlıyordu. Düşündüğü gibi, sıradan bir kâbus görüp ona sıkıca sarılmayı o an belki de her şeyden daha çok istemişti. Fakat zihnini ele geçirip adeta ruhunu kemiren kurt onu rahat bırakmıyordu.
Dudaklarını sıkarak uzandığı yerde doğrulduğunda kendini geriye çekerek Alita'nın yüzündeki elinden uzaklaşmıştı. Ne olduğunu bilmeyen karısı irkilse dahi herhangi bir karşılık vermemişti, oturduğu yerde hala iyi olup olmadığını anlamak istercesine onu izliyordu. O uzattığı bardağı alıp suyunu içerken, rahatsız olduğunu hissetmişçesine oturduğu yerden kalkmıştı. Üzerine açık mavi, ipekten dikilmiş, uzun kollu bir gecelik giymişti. Balkona doğru ilerlerken etekleri hareket ettikçe uçuşuyordu.
Su dolu bronz bardağı tepesine diken Alois, o andan sonra istese bile uyuyamayacağını biliyordu. Üzerindeki yorganı kenara iterek ayağa kalkıp elindeki boş bardağı masaya bırakmıştı. Omzunun üzerinden arkasına baktığında, gözleri bir girdaba kapılmışçasına yataklarının önünde duran divanı buluyordu. Rüyası huzursuz zihninin ürünü olsa dahi, paylaştıkları daire evliliklerinin öncesinde de Alita'ya aitti. O adamı da buraya getirdi mi diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Kendi kendine ihtimalleri düşünüyorken, Victor'un kıkırtısı bir kez daha zihninde yankılanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Fiction HistoriquePrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...