⚜️Bölüm 16 - "Teslimiyet"⚜️

751 78 76
                                    


"Vae Victis."

     ⚜️⚜️⚜️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     ⚜️⚜️⚜️

Helma, gece peşinde gelen yoğun karanlıkla birlikte tüm şehre çökmüşken dairesinde tek başınaydı. Huzursuz bir uykunun içerisine hapsolmuşken, mermer kemerli pencereleri fısıltıyı anımsatan garip bir rüzgârla uğulduyordu. Başucundaki iki küçük sehpanın üzerinde duran altın şamdandaki mumlar titreşerek yanıp etrafını aydınlatsa dahi geniş dairesi loş bir ışığın içerisindeydi. Karanlık ve garip rüzgâr onu rahatsız etmeye yetmişken, uzaktan bir çift ayak sesi geldiğini işitmişti. Ritmi adeta kulağına dolan, ürkünç rüzgâr sesiyle aynıydı. Elinde olmadan ürpermişti, uzandığı yatakta sırt üstü dönüp ellerini karnının üzerinde birleştirerek dua etmeye başlamıştı. Gözlerini kapatmış, yerdeki, gökteki ve denizdeki tüm tanrılarına ruhunu koruması için yalvarıyorken, işittiği ayak sesleri kaybolmak yerine yaklaşıyordu. Bir kişiye ait olduğu belliydi, acele etmiyor, yavaşça yürüyordu. Ökçelerinin sesi sert ve toktu. Kalbi korkuyla dolmuşken, gittikçe yaklaşan ayak sesleri bir anda kesilmişti. İçine derin bir nefes çekip usulca karnını okşadı. Sesin nedimelerinden birine ait olabileceğini düşünürken, dairesinin çift kanatlı beyaz kapısı yavaşça aralanmıştı. Bir elini iri karnının üzerine yerleştirip, dirseğinden destek alarak yavaşça doğrulduğunda, karanlığın içinde Alita'yı seçmişti. Üzerinde tıpkı gece gibi simsiyah bir elbise vardı. Uzun saçları omuzlarından dökülüyordu, buz mavisi gözleri içlerinde soğuk bir ateşi taşırcasına parlaktılar.

Helma korkudan titremeye başladığını hissedebiliyordu. Uzandığı yerde güçlükle doğrulup sırtını yatağının ahşap başlığına yaslamışken elini koruma içgüdüsüyle karnının önüne siper etmişti. Alita hala kapının önünde duruyordu. Ona bakarken, görenlerin içini ürperten gülüşünü göstermişti. Siyah elbisesinin parlak kuşağında, boğazkesen adını verdiği hançerini taşıyordu. Kalbine korku zerk etmeye yeten ayak sesleri tekrar yankılanmaya başlamıştı. Ona doğru yaklaşırken, fısıldayarak korkunç bir ninni söylüyordu.

Kurtlar ağaçların arasında uykuda,

Yarasalar sallanır rüzgârda,

Ama birisi var, uyanık, endişeli,

Korkutur tüm insanları, cadıları, cinleri

Gözlerini kapat küçüğüm,

Kımıldama, ağlama, sakın sesini çıkarma.

Çünkü kalpsiz büyücü burada.

Keder ve acı dışında hiçbir şey bırakmaz arkasında.

Kesiverir, doğrar,

Acımadan lime lime eder seni.

Gözlerini açtığında,

Alita adeta kanını donduran ninnisini soğuk nefesi yüzüne değene kadar söylemişti. Yatağında, karşısına oturduğunda hala gülümsüyordu. Titrememek için dişlerini sıksa dahi, korkudan ağlamaya başlamıştı. Gözyaşları yanaklarından akıyorken, Alita işaret parmağını uzatarak çenesinden akan damlaları silmişti. Aynı zamanda başını kaldırarak onu gözlerine bakmaya zorluyordu.

KuzguniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin