"Qualis artifex pereo !"⚜️⚜️⚜️
"Alois! Uyan seni ayyaş sülük !"
Kükremeyi andıran gür sesle birlikte rüyasından sıyrılan Alois, yeşil gözlerini yavaşça araladığında babasının yanı başında dikildiği seçebilmişti. Uzun parmakları ile yüzünü ovarak doğruldu, üzerinde hala dün akşamdan kalma kıyafetleri vardı.
"Sana da günaydın kıymetli babacığım."
"Senin gibi bir bela başıma sarılmışken gün benim için aydın olabilir mi ?"
Silkelenen Alois yataktan hızlıca kalkıp adamın karşısına dikilmişti. Göz kapaklarının düşük olmasından mütevellit normalde de baygın bakarken, yeşil gözleri o an daha tekinsiz duruyordu. Babasının bağırması ya da öfkesi pek de umurunda değildi.
"Zavallı annem sana danışmadan beni rahminden çıkardığı için özür dilerim. Dinlememi istediğin başka bir şikâyetin yoksa üzerimi değiştirmek istiyorum."
Alva hâlihazırda oldukça öfkeliydi. Genç adamın sözleri ise onu tamamen çileden çıkarmıştı. Kendini sakınmamış, sorumsuz bulduğu oğlunun yüzüne sıkı bir tokat geçirmişti. Gür sesi sadece odayı değil, adeta tüm binayı dolduruyordu.
"Seni daha yola çıkmadan önce uyardım! Hayatında bir kere olsun bulunduğun yere layık olmanı istedim! Şu karşılaştığıma bak! Şehre ayak bastığımız akşam kendini kumar masalarına, fahişelerin kollarına bırakıyorsun !"
Alois, kan sızan dudağına dokunarak başını yukarı kaldırmıştı. Bu adamdan yediği ilk tokat değildi, bilakis aşağılanmaya ve şiddet görmeye alışkındı. Babasının onu ağzından ve burnundan kan gelene kadar dövdüğü, yemek yemesine izin vermeden günlerce aç bıraktığı, hatta ileri gidip ahıra kilitlediği zamanları biliyordu. Eskiden, tüm bunlar zoruna giderdi, gecelerce ağlamasına neden olurdu. Fakat yaş aldıkça, şiddet görmek ona garip gelmemeye başlamıştı. Ailesi tarafından istenmediğini biliyordu, Alois onlar için çürük elmaydı. Bu gerçekle barıştığı günden beri şiddet değil ilgi garibine gidiyordu.
"Sanırım Aksel'in prensesi s*kmesine engel olmamdan korkuyorsun, özür dilerim."
"Alois !"
Alva elini kaldırmış, tekrar ona saldıracakken annesi Inge kapıdan hızla girip önüne siper olmuştu. Kolunu kavradığı adamı arkasında duran oğlundan öteye itmişti.
"Alva, ne yaptığını sanıyorsun? Sesin her yerden işitiliyor."
"Bu lanet olasıca maskaranın ne haltlar yediğini biliyor musun ?"
"Biliyorum, lakin bu halinle senin de Alois'ten bir farkın yok."
Inge, kocasını yatıştırmayı başarmıştı. Burnundan soluyan Alva, öfke dolu gözleriyle oğlunu süzdükten sonra küfür ederek odayı terk etmişti. Adamın ayak sesleri koridor boyunca uzaklaştığında, hala arkasında duran Alois'e dönüp çıkışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzguni
Tarihi KurguPrenses Alita Waldorf, Kral Hagen'ın hayatta kalan tek kardeşidir. Toplumun ondan beklentisinin aksine, hayır işleri ilgilenip çocuk doğurmak yerine siyasetin içinde olan prenses yirmi beş yaşına geldiğinde ağabeyi Kral Hagen onu uygun bir soylu ile...